“Pandemiyle artan çocuk hakkı ihlalleri sürüyor”
Pandemiden en çok etkilenen grupların başında çocuklar geliyor. Uzmanların ve çocuklarla ilgili sivil toplum kuruluşu çalışanlarının verdiği bilgiler de gösteriyor ki, pandemi süresince aile içi şiddet arttı.
Çocuk yaşta evlilikler, çocuk işçiliği, ihmal, istismar ve şiddet vakalarında artışlar yaşandı. Örgün eğitimden uzak kalan çocuklar, evlendirilme ve süreklileşen çalışma durumuyla eğitimden koptu… Pandemi yasakları bitse de çocukların bu sorunları hâlâ katlanarak artmaya devam ediyor.
Öyle ki UNICEF, 9 Aralık’ta yayınladığı “Kayıp Bir On Yılı Önleme” başlıklı son raporunda, pandeminin örgütün 75 yıllık tarihinde çocuklar için zor kazanılan ilerlemeyi tersine çeviren en büyük kriz olduğunu belirterek, COVID-19’un çocuklar ve gençler üzerindeki yıkıcı etkisini tersine çevirmek için acil eylem çağrısı yaptı.
Biz de Ankara Barosu Çocuk Hakları Merkezi Başkanı Avukat Hilal Çelik, Fikir ve Sanat Atölyesi Derneği Çocuk Hakları Merkezi’nden Ezgi Koman ve İnsan Hakları Derneği Çocuk Hakları Komisyonu üyesi Sevinç Koçak ile pandemide çocukların yaşadıkları ve yaşamaya devam ettikleri sorunları konuştuk.
Avukat Çelik: Kayıpların telafisi hâlâ yapılamadı
Ankara Barosu Çocuk Hakları Merkezi Başkanı avukat Hilal Çelik, özellikle eğitim alanında ciddi sorunlar olduğuna değinerek, “Okullar kapalı olduğu için yaşanan kayıpların telafisi hâlâ yapılmadı” diyor. Pandemide aile içi şiddetin söz konusu olduğu ortamlarda çocukların daha fazla risk altında kaldıklarına dikkat çeken Çelik, bu süreçteki sorunları şöyle anlatıyor:
“Pandemi sürecinde uzun bir dönem hem okulların kapalı olması hem de ebeveynlerinin işsiz kalması nedeniyle çocukların işgücüne katılım oranında kayıtdışı bir artış yaşandı. 2020 Resmi Adalet İstatistikleri’ne göre, 2019 yılına kıyasla çocuğa yönelik kötü muamele suçunda görece artış yaşandığı halde, mahkemelerce çocuklar için verilen evlenme izni kararlarında ve Cumhuriyet Savcılıkları’nca cinsel istismar suçuna dair açılan kamu davası sayısında görece düşüşler olduğu görülüyor.
“Çocuklara yönelik hak ihlalleri çoğunlukla birbiriyle bağlantılı. Bir ihmal ve istismar olgusu farklı nitelikteki bir başka ihmal ve istismarın sebebi olabileceği gibi sonucu da olabilir. Bu nedenle sorunlar yerine çözümler üzerine düşünülmeli, önleyici politikalar geliştirilmeli, mevcut önleyici ve koruyucu sistemlerin etkili kullanılması sağlanmalı.”
Çocukların adalete erişimi
Pandemide çocukların, yaşadıkları şiddet konusunda destek alabilecekleri mekanizmalara ya da kişilere ulaşmalarının daha da güçleştiğine dikkat çeken Çelik, şöyle devam ediyor:
“Çocukların adalete erişiminin etkin olabilmesi için yargısal ve yargı dışı mekanizmalar kurulmaya çalışılsa da çocukların doğrudan başvuracağı mekanizmalar sınırlı. Bunların çocuklar arasında bilinirliği düşük ve özellikle yoksul kesimdeki çocuklar fırsat eşitsizliği nedeniyle bu bilgiye erişemiyor, erişse bile bu yolları kullanma imkânı ve tutumu yetersiz. Çocukların başvuracağı mekanizmalar kurulması kadar, bunlar hakkında bilgi sahibi olabilmeleri, yaşları ve gelişim durumlarına göre kolaylıkla erişebilecekleri nitelikte yapılandırılmış sistemlerin olması da önemli.”
Ezgi Koman: Dijital riskler arttı
Fikir ve Sanat Atölyesi Derneği Çocuk Hakları Merkezi’nden Ezgi Koman da, “Çocukların hastalıktan etkilenmediği söyleniyor ama salgının tek etkisi hastalık değil” diyerek, devam eden sorunlara dikkat çekiyor. Çocukların günlük pratiklerinin değiştiğini, hiç olmadıkları kadar evde kaldıklarını, eğitimin kesintiye uğradığını belirten Koman, “Özellikle eğitimin online devam etmesiyle birlikte ekrana sıkışmışlık yaşadılar. Dijital ortamda risklerle karşı karşıya kaldılar” diyor. Koman, özel durumları olan çocuklara da dikkat çekerek, şunları söylüyor:
“Ayrıca özel durumları olan çocuklar vardı. Sistematik, derin yoksulluk yaşayan romanlar gibi. İşsiz ebeveynleri olan çocuklar ya da mülteciler gibi. Dolayısıyla bütün çocuklar etkilendi ancak her biri farklı farklı. Pandemi öncesinde de şimdi de, Türkiye’de çocukların şikâyet ve destek mekanizmalarına erişimleri sıkıntılı. Çocuklar okul gibi yaşama katıldıkları, öğretmenleri ve arkadaşlarıyla bir araya geldikleri mekânlara da erişemedikleri için bir sorun yaşadıklarında bunu ifade edebilecekleri olanaklara sahip olamadı.
“Devletin temel yükümlülüklerinden biri de, çocukların herhangi ihlale maruz kaldığında başvurabilecekleri, tüm çocuklar için erişilebilir olan, çocuk hakları perspektifiyle yaklaşan, onların gelişimsel özelliklerine uygun düzenlenmiş, güvenilir mekanizmalar kurmaktır. Bu mekanizmalar; çocukların anadilinde, gereksinim duydukları özel düzenlemeleri içeren, hepsinin erişebileceği şekilde oluşturulmalı.”
“Türkiye’de çocuk olmak zor”
Çocuk Hakları Sözleşmesi’nin 32. yılında, Türkiye’de çocuk olmanın zor olduğunu belirten Koman, şöyle devam ediyor:
“Çocuklar hâlâ birçok hak ihlaline uğruyor. Bu sorunların her biri birbiriyle çok ilişkili. Bu sebeple acil çözülmesi gereken tek bir sorundan söz etmek mümkün olmayabilir ama yoksulluk, şiddet, ayrımcılık çok önemli hak ihlalleri. Bunlar, yeni ihlallere de yol açıyor; yaşam hakkı ihlali, çocuk işçiliği, nefret suçları gibi. Türkiye’de çocuk hak ihlallerinde cezasızlık, adalete erişememe oldukça önemli sorunlar. İnsan haklarına dayalı bir iklim; demokrasinin, hukukun üstünlüğünün, hak ve özgürlüklerinin hayata geçmesiyle gerçekleşebilir. Bu da ancak hak temelli hazırlanmış bir ülke çocuk politikasıyla; Çocukları hak ve özgürlük sahibi, bağımsız bireyler olarak gören, ihtiyaçlarını gözeten, onların katılımıyla hazırlanmış bir çocuk politikasıyla mümkün.”
Okul terkleri ve çocuk işçiliği arttı
İnsan Hakları Derneği Çocuk Hakları Komisyonu üyesi Sevinç Koçak da pandemide çocuk haklarıyla ilgili ihlallerinin arttığını belirterek, “Güvenlik, korunma, eğitim, sağlık, oyun, destek mekanizmalarına erişim, cinsiyete dayalı işbölümü gibi pek çok konuda çocuklar hak ihlaline maruz bırakıldı. Dijital etkinliğin yoğunlaşmasıyla çocukların maruz kaldığı dijital riskler de arttı. Kız çocuklarına, evde yetişkin olmadığında ev içi işler ve kardeş bakımı gibi sorumluluklar yüklendi, bunun sonucunda okul terkleri arttı. Çocuk işçiliği yükseldi. Bu durum hâlâ devam ediyor” diyor.
Koçak’a göre, özellikle hapishane ve bakım evlerinde kalan çocuklar, bu süreçte hiç görünür olamadı. “Hapishanelerde tutuklu ya da hükümlü olarak ve anneleriyle birlikte tutulan çocuklar, infaz yasasıyla doğrudan bırakılmadı. Çocuklar için asla uygun yerler olmayan hapishane koşullarına bir de çok ciddi sağlık sorunları eklendi” diyor.
Her çocuğun eşit biçimde eğitime ulaşamamasının, dezavantajlı gruplarda okul terkine neden olduğunu vurgulan Koçak, çocukların hayatları boyunca yaşayacakları travmaların kaynağına işaret ediyor: “Aile içi cinsel şiddete maruz bırakılan çocuklar, uzun süre istismar failleriyle kapalı ortamda kalmaya mecbur kaldı. Evde kalınan dönemde, ev içi şiddet arttı ancak resmi kurumlara olan müracaat azaldı. Uzun süre kapalı bir ortamda kalan çocuklar için uygun, koruyucu mekanizmalar yaratılmadı. Koruyucu, önleyici, onarıcı mekanizmaların ve psikososyal destek ağlarının eksikliği ve tabii ki bütüncül bir çocuk politikasının olmaması, en acil çocuk sorunu.”
“Çözüm için çocuk politikası şart”
Koçak, çözüm için yapılabilecekleri ise şöyle sıralıyor:
Çocukların sorunlarının çözümü için uzun süredir dillendirdiğimiz gibi; hak temelli, uzmanlar ve çocuk katılımıyla hazırlanacak bütüncül bir çocuk koruma politikasının oluşturulmasına ihtiyaç var. Bunun oluşturulması için ilk adım, mücadelede ısrarcı davranmak. İkinci adım, yetişkin farkındalığını arttırmak. Üçüncüsü, çocukları cesaretlendirmek, güçlendirmek ve bu çalışmaları çoğaltmak. Dördüncü adım olarak da çocuk hakları hareketini yükseltmemiz lazım. Çünkü bütün bunların gerçekleşebilmesini sağlayabilmek ancak çocuk hakları alanından yükseltilecek sesin güçlenmesiyle mümkün.
Çocuklar eğitimden kopuyor
Dünya Bankası, UNESCO ve UNICEF’in 6 Aralık’ta açıkladığı Toparlanmaya Giden Yol raporuna göre, öğrenme yoksulluğu çeken çocuk sayısı pandemi öncesi yüzde 53 iken, bugün yüzde 70’e çıkma tehlikesiyle karşı karşıya. Raporda, pandemiden 21 ay sonra, bugün milyonlarca çocuk için okullar hâlen kapalı ve bazıları okula asla dönemeyebilir vurgusu yapılıyor. Pandeminin yıkıcı etkisinin, eğitime ulaşamama ve çalışmaya itilmeye neden olduğu, çocukların eğitimden koptuğu belirtiliyor.
Dünya Bankası Küresel Eğitim Direktörü Jaime Saavedra, “COVID-19 krizi tüm dünyadaki eğitim sistemlerini durma noktasına getirdi. 21 ay sonra, bugün milyonlarca çocuk için okullar hâlen kapalı ve bazıları okula asla dönemeyebilir. Pek çok çocuğun yaşadığı öğrenme kaybı ahlaki olarak kabul edilemez. Öğrenme Yoksunluğu’nun potansiyel artışı, mevcut çocuk ve genç nesil, onların aileleri ve dünya ekonomilerinin gelecekteki üretkenlikleri, kazançları ve refahları üzerinde yıkıcı bir etkiye sahip olabilir” diyor.
Nerelere başvurabilirler?
Avukat Hilal Çelik, ihtiyaç halinde çocukların başvurabileceği kurumları şöyle açıklıyor: “Çocuğun mağduriyetine neden olan kamu kurum ve kuruluşları ile kamusal hizmet sunan özel hukuk tüzel kişilerinin iş ve işlemlerle hakkaniyete aykırı tutum ve davranışları nedeniyle bizzat çocuk tarafından Türkiye Kamu Denetçiliği Kurumu’na başvuru yapılabilmesi mümkün. Kamu Denetçiliği Kurumu internete erişim hakkı olan çocuklar için oldukça kolay bir e-başvuru sistemi oluşturmuş. Ancak diğer yazılı başvuru yöntemlerini kullanmak her çocuk için kolay ve uygulanabilir olmayabilir. Çocuklar, ALO 183 Sosyal Destek Hattı ya da 155 Polis İmdat telefon ihbar hatlarını arayarak da yardım çağrısında bulunabilir.”
Sayılarla çocuklar
– TÜİK’in 2019 Çocuk İşgücü Anketi’ne göre, Türkiye’de çalışan çocuk sayısı 720 bin oldu. Çalışan çocukların yüzde 65,7’si bir eğitime devam ederken, bu oran erkeklerde yüzde 65,6, kızlarda yüzde 66,1. 5-14 yaş grubundaki çalışan çocukların yüzde 72’si, 15-17 yaş grubundakilerin ise yüzde 64,1’i aynı zamanda eğitime devam etti. Yüzde 34,3’ü ise, eğitime devam etmedi.
Çalışma ortamında fiziksel sağlığı olumsuz etkileyen faktörler incelendiğinde; çalışan çocukların yüzde 12,9’unun aşırı sıcak/soğuk ya da aşırı nemli/nemsiz bir ortamda çalıştığı, yüzde 10,8’inin kimyasal madde, toz duman veya zararlı gazlara maruz kaldığı görülüyor. Yüzde 10,1’i zor duruş şekli veya harekete maruz kalıyor veya ağır yük taşıyor. Yüzde 10’u ise gürültü veya şiddetli sarsıntıya maruz kalıyor.
Yüzde 6,4’ü çalıştığı ortamda kaza riskiyle karşı karşıya, yüzde 4,6’sı işyerinde göz yorgunluğu veya görsel odaklanma konusunda risk altında. Çocukların yüzde 1,3’ü çalıştığı yerde bir yaralanma veya sakatlanma yaşarken, yüzde 4,4’ü buna tanık oluyor. İşyerinin çalışma koşullarından kaynaklı bir rahatsızlık geçirenlerin oranı yüzde 0,6 iken, tanık olanların oranı yüzde 2,2. Yüzde 0,1’i çalıştığı yerde fiziksel, sözlü şiddet veya kötü muameleye maruz kalıyor. Yüzde 1,5’i ise, buna tanık oluyor.
– Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO) ve UNICEF tarafından yayımlanan “2021 Çocuk İşçiliği: Küresel 2020 Tahminleri, Eğilimler ve Gelecekteki Durum” raporuna göre ise, çocuk işçi olarak çalıştırılan çocukların sayısı son dört yılda 8,4 milyon artarak, dünya çapında 160 milyona yükseldi. Rapor, salgının bir sonucu olarak tüm dünyada 9 milyon çocuğun, 2022 yılının sonuna kadar çocuk işçiliğine itilme riskiyle karşı karşıya olduğu uyarısı yapıyor. COVID-19’un neden olduğu ekonomik şoklar ve okulların kapanması, çocukların daha uzun saatlerce veya daha kötü koşullarda çalıştırılabilecekleri anlamına geliyor.
– Göç ve İnsani Yardım Vakfı 2020 İnternet Medyası Çocuk Hakkı İhlali Raporu’na göre eşitsizlik, adaletsizlik, ihmal, istismar, yoksulluk, yoksunluk, çocukların hak ihlali salgın döneminde arttı. 8 çocuk cinsel sömürüye maruz bırakıldı. 65 çocuk şiddet gördü, 1860 çocuk ihmal ve istismara uğradı. 19 çocuk intihar etti, 128 çocuk gözaltına alındı, 72 çocuk işkence ve kötü muamele gördü. 44 çocuk sağlık, 3 çocuk silahlı çatışma ortamında çocuğun korunması, 22 çocuk sığınma, 360 çocuk ise eğitim haklarından mahrum edildi.
– 2020 TÜİK Güvenlik Birimine Gelen veya Getirilen Çocuk İstatistikleri’ne göre, güvenlik birimlerine 2020’de gelen veya getirilen çocukların karıştığı olay sayısı 450 bin 803 oldu. Bu olaylarda çocukların yüzde 37,9’u mağdur olarak güvenlik birimlerine geldi.
– İnsan Hakları Derneği İstanbul Şubesi Çocuk Hakları Komisyonu Pandemi Döneminde Çocukların Durumu Raporu’na göre, çocukların kaygı düzeylerindeki farklılık ebeveynlerin gözünde yüzde 59 oldu. Çocukların yüzde 55’inin uyuma pratiğinde artış yaşandı. Araştırmaya katılan çocukların sadece yüzde 36’sı online eğitimi çok yararlı ya da yararlı buldu. Ailesiyle artan temasın olumlu etkilerinden söz eden çocuklar olsa da, çalışmaya katılan çocukların yüzde 59’u ebeveynleriyle çatışma yaşadıklarını, yüzde 37’si ise çatışmalarda artış olduğunu belirtti. Araştırmanın sonuç önerisinde sorunlar şöyle özetlendi: “Sivil toplum örgütlerinin çalışmaları haricinde çocukların desteklenmesine yönelik adımlar genellikle Covid-19 hastalığına ilişkin bilgilendirmelerle sınırlıdır ve bu sebeple çocukların bu haklarını gerçekleştirmelerinin önünde engeller vardır. Araştırma sonuçları göstermektedir ki, çocuklar ebeveynlerle çatışmadan kaygı düzeyinin artışına, sosyalleşememeden aile içi şiddete kadar pek çok sorunla baş etmek zorunda kalmaktadır. Bu gibi olumsuz deneyimlerin yaşam boyu çocukların esenliğini etkilememesi için çocuk dostu, destekleyici hizmetlerin sunulması gerekmektedir.”