MENÜ
ANA SAYFA
Pencereyi Kapat
E-Spor: Dijital çağın sporu - Atölye BİA
Spor
23 Mart 2019
Spor
23 Mart 2019

E-Spor: Dijital çağın sporu

Okuma Süresi: 4 dk
İnternette bir zamanlar vakit geçirilmek için oynanan dijital oyunlar, artık dünya çapında organizasyonların düzenlendiği, milyon dolarların konuşulduğu, rekabetin arttığı bir endüstri haline geldi.

*Fotoğraf: Ülker Spor ve Etkinlik Salonu’nda 17 Eylül 2018’de yapılan League of Legends Türkiye Büyük Finali

Dijital dünyanın yükselen yeni akımı; elektronik spor, kısa adıyla e-spor. Dünyanın her yerinden insanları yer ve zaman fark etmeksizin birbirine bağlayan internet teknolojisi sayesinde oyun severler, rekabet içinde oldukları video oyunlarda kozlarını paylaşıyor.

Başlangıçta eğlenmek için düzenlenen mütevazı etkinlikler artık milyon dolarların konuşulduğu profesyonel bir arena haline geldi. E-spor müsabakaları 2018 yılının Ağustos ayında Endonezya’da düzenlenen Asya Oyunları’nda yer alarak bu alanda bir ilk oldu.

Almanya merkezli istatistik şirketi Statista’nın verilerine göre bu yıl e-sporun toplam pazar gelirinin 1 milyar doları aşacağı, 2022 yılında ise 1 milyar 790 milyon dolara ulaşacağı ifade ediliyor.

E-Spor: Dijital çağın sporu - Atölye BİA

Kayıtlara geçen ilk e-spor etkinliği 1972 Ekim’inde Stanford Üniversitesi’nde öğrencilerin Spacewar adlı video oyunu ile gerçekleştirildi. Bu turnuvada büyük ödül Rolling Stones dergisine bir yıllık abonelikti.

E-Spor: Dijital çağın sporu - Atölye BİA

Space Invaders

Geniş katılımlı ilk video oyunu yarışması 1980 yılında düzenlendi.

10 bin kişi dönemin gözde oyunu Space Invaders’ı Atari konsollarında oynayarak yarışmıştı. Video oyunlar geliştikçe, turnuvalarda gelişti büyüdü ve bugünkü halini aldı.

Maaş, sponsorluk ve reklam

Bugün e-spor takımları ve oyuncuları, katıldıkları ulusal ve uluslararası turnuvalarda elde ettikleri başarılarla gelir sağlıyor. Profesyonel oyuncular, takımlarıyla yaptıkları sözleşmeler kapsamında maaş alıyor. Ayrıca takımlar ve oyuncular çeşitli markalarla yapmış oldukları sponsorluk anlaşmaları, medya hakları ve reklamlar ile de ciddi gelirler elde edebiliyorlar. Türkiye’de oyuncular, Gençlik ve Spor Bakanlığı’nın verdiği e-spor lisansıyla turnuva ve organizasyonlarda takımlarıyla birlikte yer alabiliyorlar.

Kaan Kural: “Normal bir sportif organizasyondan farklı değil”

Gazeteci, basketbol ve e-spor yorumcusu Kaan Kural, e-sporu “dijital oyunların rekabetçi bir ortamda bir organizasyon içinde karşılıklı olarak oynanması” şeklinde tanımlıyor.

E-sporun normal bir sportif organizasyondan farklı olmadığını ifade eden Kural, şöyle konuşuyor:

“Futbol önceden bir oyunken nasıl bugün bir spor dalı halini aldıysa e-spor da dijital ortamda oynanan oyunların rekabetçi bir şekilde yapılması aslında. Bir oyunun spora dönüşmesi için ne gerekiyorsa bunlar e-sporda da var.

“Teknolojinin gelişmesiyle insanların aynı anda dünyanın değişik yerlerinde birbirleriyle oynayabilecekleri bir fırsat oluştu. Starcraft, Counter Strike, Dota, League Of Legends ve daha birçok değişik oyunun profesyonel organizasyonları gerçekleşti. Bugün e-spor, profesyonel sporcuları olan bir spor dalı haline dönüşmüş durumda.”

“Başarı ödülleri 20 – 30 milyon dolar”

E-Spor: Dijital çağın sporu - Atölye BİA

Kaan Kural e-spordaki mali hacmi anlatırken şöyle diyor:

“Başarı ödüllerinin 20 -30 milyon dolarlara vardığı bir ekonomi söz konusu. Mesela League Of Legends isimli oyunda ortalama bir oyuncunun maaşı 200 bin dolara yaklaştı Kuzey Amerika’da.

“Uzak Doğu ise ayrı. Özellikle Çin’de rakamlar biraz daha çılgınca. Çünkü Çin’de hem çok büyük bir pazar var hem de e-spora ilgi orada çok büyük. Örneğin geçen sene Çin’de düzenlenen League Of Legends’ın dünya şampiyonası finalini 100 milyondan fazla kişi izledi. E-sporun uluslararası alandaki izlenme rakamları, geleneksel sporlarla kıyaslanıyor. Superbowl’un izlenme oranı ile e-spor dünya şampiyonası finalinin izlenme oranları birbirine yakın.

“Türkiye’nin nüfusunun genç ve dijitale açık olması nedeniyle bu alanda çok fazla malzemesi var. Çok ciddi izlenme ve takip edilme rakamlarına ulaşıyoruz. Tabii Türkiye’de özellikle medya kısmında e-sporun kitlelere ulaşması biraz daha zaman alıyor. Kendi çevresinde gibi şu an. Ama çok yakında e-spor dünya çapında ses getirdikçe bu alanla çok da haşır neşir olmayan insanların ciddi değişimler geçireceğini düşünüyorum.”

Şentürk: “İnternet kafelerde oynarken teklifler aldım”

Daha önce League of Legends’ta çeşitli takımlarda profesyonel oyunculuk, koçluk yapan ve kariyerine bu oyunda 2016 yılında Türkiye şampiyonluğu da ekleyen Şükrü Şentürk (28), işinin ve arkadaş çevresinin zamanla bu eksen etrafında kurulduğunu söylüyor. Şentürk şunları anlatıyor:

“İnternet kafelerde o zamanların popüler rekabetçi oyunlarını oynarken kendimi League of Legends isimli oyunda buldum. İyi oynuyordum ve teklifler aldım. Profesyonel oyunculuktan sonra ise takım koçluğuna geçtim. Gelişmekte olan fakat çabuk yoran bir camia. Bu işin tadını aldıktan sonra geriye sadece stresi kalıyor.”

“Her gün belirli saatlerde antrenmanlar yapılıyor”

Ulusal ve uluslararası organizasyonlara profesyonel takımların nasıl hazırlandığı hakkında bilgiler veren Şentürk, İngilizce’de “gaming house” olarak adlandırılan oyun evinde turnuva boyunca takım üyelerinin birlikte yaşadığını anlatarak “Organizasyonlara, oyun evi içerisinde antrenmanlar yaparak hazırlanılıyor. Her takımın belirli günlerde 9 ile 12 saat arası antrenmanları var” diyor.

“Ülkemizde e-sporun iyi izleyicisi var ama takım sahipleri hobi olarak yatırımlar yaptığı sürece Türkiye’de e-spor bir yere gelemez. Yurtdışındaki takım sahipleri bu işe hayatını adıyor.

“Türkiye’de ise tecrübesiz insanları menajer olarak takımların başına getirebiliyorlar. Genelde de bu kişiler, kriz anında ne yapacağını bilmediğinden takımlar durmadan dağılıyor, oyuncular değişiyor. Bu kötü senaryoyu yaşamayan iki takım anca vardır Türkiye’de.”

Atıcı: “İş sahibi olacağımı düşündüğüm için başladım”

Video oyunlarıyla büyüyüp kendini elektronik sporda bulan bir başka isim ise Kaan Atıcı (25). O da League Of Legends’ta iki Türkiye şampiyonluğa sahip eski bir e-spor oyuncusu.

Elektronik spora küçüklüğünde örnek aldığı yabancı bir e-spor oyuncusuna özenerek başladığını aktaran Atıcı, “Elektronik spora, bu alanda bir iş sahibi olacağımı düşündüğüm için başladım diyebilirim. Çünkü e-spor başlangıçta Türkiye’de o kadar gelişmemişti ama ben yurt dışında oynamayı düşünüyordum” diye konuşuyor.

Atıcı, turnuvalara hazırlık sürecinde profesyonel takım oyuncularının birlikte yaşadığı oyun evinde herkesin ayrı bir rolünün olduğunu belirterek şunları anlatıyor:

“Profesyonel oyuncuların dışında ayrıca menajerler ve koçlar da var. Menajerler, takım ile alakalı idari işlerden sorumluyken koçlar ise takımların oyun stratejilerini belirliyor. Bu roller için ayrı eğitimlerden geçenler oluyor. Dünyanın diğer ülkelerinde e-spor büyük bir endüstri. Türkiye’de ise yeni doğan bir camia.

“Ülke olarak bizim de 5,10 yıl sonra o seviyelere ulaşacağımızı düşünüyorum. Mesela geçtiğimiz ocak ayında Ataşehir Watergarden’da bir elektronik spor sahnesi açıldı. Elektronik spor ile alakalı birçok organizasyon artık bizzat kendi sahnesinde düzenleniyor. Bu sahnenin açılması iyi bir gelişme.”

İstanbul Üniversitesi Gazetecilik son sınıf öğrencisi. Anadolu Ajansı’nda ve Şişli’nin yerel gazetesi olan Yazıyor İstanbul’da stajyer muhabirlik yaptı. Atölye BİA 20-27 Şubat 2019 “Temel Gazetecilik Atölyesi” katılımcısı.