Özgürlüğe bağlanan ip: Edirnekapı Kuş Pazarı
Kuş pazarı iki bölümden oluşuyor. Güvercinlerin bulunduğu büyük alanın yanında horozların, tavukların, kanaryaların ve yakalanması yasak olan saka kuşlarının satıldığı bir bölüm var.
Tarihi çok eski zamanlara uzanan kuşbazlığın kökeni haber ileten kuşları eğitme marifetiymiş. Osmanlı’da padişahların gözde posta güvercinleri olan hünkarilerin eğitimiyle özel görevliler ilgilenirmiş. Bugün de Edirnekapı Kuş Pazarı’nda hemen her tezgahta bulunan posta güvercinleri özel itibar görüyor.
Tezgah sahiplerinin neredeyse hepsi kuşbazlığın tarihini biliyor ve mesleklerini “iyi bir hastalık” olarak nitelendiriyor. “Hem kahvede vakit geçirmiyoruz hem de psikoloğa gitme ihtiyacı duymuyoruz” diyorlar.
Kuşları çok sevdiklerinden bahseden kuşbazlar, güvercinleri gerek pazara taşırken gerekse kötü koşullarda gün boyu teşhir ederek satmaya çalışırken sevgilerini pek göstermiyorlar. Dünyada ve ülkemizde hayvan nakli ve ticaretinin bir tür köle ticareti olduğu konusunda tartışmalar yükselirken Edirnekapı Kuş Pazarı’ndaki hayvanlar dar kafeslerin ve karton kutuların içinde sergileniyor ve satılıyor.
Müşterileri cezbetmek için sık sık havaya atılarak gösteri yapmaları beklenen taklacı güvercinler kendilerini özgürlüğe en yakın hissettikleri anda ayaklarına bağlı iple tekrar esarete çekiliyor.