Kadınlar tırmanışta cinsiyetçiliği aşmaya devam ediyor
Tırmanan kadınlar olarak bir araya gelen grup; deneyimlerini, tırmanışta cinsiyetçiliği ve birlikte neler yapabileceklerini konuşmak için bugün (9 Mart Cumartesi) 16.00’da Boulderhane’de “Kadınlar Matinesi”nde buluşuyor. Tartışma forumu ile başlayıp tırmanış oturumu ile devam edecek etkinliğe her seviyeden tırmanan ve daha önce hiç tırmanış yapmamış ama tırmanmak isteyen kadınlar davetli. Forum ve tırmanış oturumları erkeklere kapalı olup, tırmanma oturumundan sonraki partiye “Tırmanan Kadınlar” ile dayanışmak isteyen herkes davetli.
“Tırmanan Kadınlar” ekibinden Zeynep Dodurka ve Sumru Tamer ile “Kadınlar Matinesi”ni ve tırmanma sporunda kadınların karşılaştıkları zorlukları, önyargıları konuştuk.
Yaklaşık 20 senedir tırmanış sporu ile ilgilenen Sumru Tamer, uzun süredir spordaki cinsiyetçiliğin ve homofobinin farkında olduğunu fakat bunların sadece kendi başına gelen durumlar olmadığını söylüyor:
“Yakın zamanda aynı dertlerden mustarip başka tırmanışçı kadınlarla tanıştım ve beraber tırmanıştaki cinsiyetçiliği konuşacağımız bir forum ve kadınlara özel bir tırmanış oturumu düzenlemeye karar verdik. Bu organizasyon sürecinde başka kadın tırmanışçılarla da tanıştık ve yalnız olmadığımızı aksine bu deneyimleri yaşayan birçok kadın tırmanışçı olduğunu fark ettik.”
Kadın olarak var olma
Tırmanışa 14 yıl önce üniversitedeki dağcılık kulübünde başlayan Zeynep Dodurka ise o dönemi bugüne kıyasla erkeklerin çok daha baskın ve çoğunlukta olduğu bir dönem olarak hatırlıyor ve şöyle devam ediyor:
“Sonrasında tırmandığım boulder salonunda 4-5 kadın, birlikte düzenli antrenmana başladık ve bunun, hem tırmanış açısından bize çok katkısı olduğunu hem de tırmanış ortamlarında kadın olarak var olma ve alanımızı genişletme açısından çok önemli olduğunu fark ettim.
“Birlikte tırmandığım kadın arkadaşlarımla yaşadığımız şeyleri anlamlandırma ve isimlendirme çabamız oluyordu ve zaman zaman tırmanan kadınlar olarak bir araya gelsek ve bunları konuşsak gibi hayallerim oluyordu ama bunu gerçekleştirecek bir adım atmaya cesaret edememiştim açıkçası. Ama en son tırmanışta, uzaktan tanıdığım bir arkadaşımızın karşılaştığı cinsiyetçi bir olayı, olay yaşandıktan yaklaşık bir buçuk yıl sonra öğrenmem benim harekete geçmeme yardımcı oldu. Çünkü tırmanış camiası küçük bir topluluk ve normalde yaşanan bir sürü şeyi hemen duyarız ama bir kadının yaşadığı cinsiyetçilik ve dışlanmadan bu kadar uzun süre haberimin olmaması bu olayların ne kadar az konuşulduğunu ve bana tırmanışta kadınlar olarak birbirimizden ne kadar kopuk olduğumuzu fark ettirdi.
“Yakın zamanda, düzenli tırmandığım salonun sahibi olan ortak bir arkadaşımızın da aracılığıyla Sumru ile bir araya gelip bunları konuştuk. Sonrasında salonda tırmanan başka kadın arkadaşlarımızla da bir araya gelip tırmanış ortamındaki deneyimlerimizi paylaştık ve başka kadın arkadaşlarımızla da bir araya gelebileceğimiz, konuşabileceğimiz ve birlikte tırmanabileceğimiz bir gün düzenlemeye karar verdik.”
“İnsanlar hep erkek tırmanışçıya bakarak soru sorar”
Tırmanma sporuyla ilgilenen kadınların karşılaştığı zorlukları sorduğumuzda ise aldığımız ilk cevap cinsiyetçilik oluyor. Dağ rehberliği yaptığı dönemde erkek rehberlere kıyasla kadın rehberlerin yarım maaş aldığını ve bunun kendisine açıkça söylenmiş olduğunu asla unutamadığını söyleyen Sumru Tamer sık karşılaştığı diğer bir cinsiyetçilik örneğini şöyle anlatıyor:
“Erkek bir partnerle dağ rotası tırmanmışsam, insanlar rota hakkında bilgi almak istediklerinde hep erkek tırmanışçıya bakarak soru sorarlar. Rotanın çoğunu lider gitmiş olsam da (lider; önden tırmanan ve ip ile beraber gerekli emniyet malzemelerini kayadaki çatlaklara yerleştiren ya da sikke dediğimiz çivileri kayaya çakan kişiye deniyor) bu sorular bana değil, erkek tırmanışçıya sorulur. Daha geçen haftalarda şöyle bir şey yaşadım -ki bu çok sık yaşadığım bir şey- buz tırmanışı için buz kramponlarımı bağlarken birdenbire bir adam uzanıp kramponlarımı bağlamaya başladı. 20 senedir buz kramponu kullanıyorum ve adamın benim, kramponlarımı bağlayamayacak olduğum varsayımı tamamen cinsiyetçilikten kaynaklanıyor. Ayakkabılarımı bağlamaya çalışanlar mı dersiniz, “buz kazmanı ben taşıyayım” diye önerenler mi, düğümlerimi atmaya çalışanlar mı… Buna dair örnekleri saya saya bitiremem.”
Cinsiyetçi iltifatlar
Kadın tırmanışçıların sürekli karşılaştığı diğer bir zorluğun ise erkek tırmanışçılar tarafından küçümsenme olduğunu belirten Sumru Tamer, yine başına gelen böyle bir olay sonrası dünyaca ünlü bir tırmanışçı olan Silvia Vidal ile iletişime geçerek yayınladığı tırmanış yazılarından birini çevirip öncesinde editörü olduğu tırmanış.org’da yayınlanmasını sağlamış.
Kadınların hayatının her alanında olduğu gibi cinsiyetçi iltifatların tırmanma sporunda da büyük bir alan kapladığını belirtiyorlar. Kadın tırmanışçılar ne zaman zor bir rotada tırmansalar “Bir kadına göre çok güçlüsün”, “Bir kadına göre iyi tırmanıyorsun” gibi yorumlarla çok sık karşılaşıyorlarmış.
Tırmanış camiasının da homofobiden azade olmadığını vurgulayan Sumru Tamer, kız arkadaşıyla gittiği bir tırmanışta “Bunlar da erkek bulamamışlar birbirlerine dadanmışlar” benzeri bir cümle ile karşılaştığını ve bu kadar sevdiği bir sporu yaparken cinsiyetçilik, homofobi ve transfobi ile de mücadele etmenin insanı öfkelendirdiğini söylüyor.
10 yıl önce daha kötüydü
10 yıl önceki durumun şu ankinden çok daha kötü olduğunu vurgulayan Zeynep Dodurka ise şöyle devam ediyor:
“10 yıl önce tırmanış ortamlarında da gündelik cinsiyetçilik çok daha yaygındı. Salonda tırmanırken bize verdiği rotayı kalbe benzeyen bir tutmakla bitirip ‘Size bunu veriyorum, çünkü kadınlar kalp sever’ diyen insanlardan, o sırada kayada tırmanmakta olan arkadaşına, ‘Hadi kız gibi tırmanma’ diyerek kendince cesaret verdiğini düşünen insanların normal olduğu bir dönemden daha farklı bir ortamda olduğumuzu düşünüyorum.
“Yıllarla birlikte biz de çevremiz de biraz biraz değiştik. Salona artık daha çok kadın geliyor, birlikte tırmandığımız erkek arkadaşlarımızın en azından bir kısmı ‘Kız gibi tırmanma’ gibi sözlerin nasıl bir cinsiyetçilik içerdiğinin farkındalar ve bu gibi konularda çok daha dikkatliler. Ben daha çok yakın arkadaşlarımla tırmanışa gittiğim ve yeni ortamlara çok az girdiğim için bu ve benzerlerini artık çok daha az yaşıyorum. Ama hem cinsiyetçilik artık yaşanmıyor hem de cinsiyetçiliğin bu en gündelik halini tırmanışta halen yaşayan arkadaşlarımızın da olmadığı anlamına gelmiyor.”
Kadınlar Matinesi
Daha örtük cinsiyetçilik biçimlerinin olduğunu aktaran Dodurka sözlerini şöyle sonlandırıyor:
“Örneğin erkeklerin yapamadığı bir hamleyi yapan bir kadın olduğunda kadının abartılı bir şekilde övülmesi ve buna ‘Vaay nasıl yaptın, ben bile yapamadım’, ‘Kadın olmana rağmen çıktın, helal olsun’ gibi söylemlerin eşlik etmesi var. Bunları yaşadığımda beni iyice zor duruma düşüren şeylerden biri de karşımdakinin bana iltifat ettiğini düşünerek benden teşekkür beklemesi. Aslında kadın olduğunuz için daha kötü tırmanmamız gerektiğine dair bir varsayımı içeren birçok davranış biçimi var karşılaştığımız.”
Bu örneklerle bağlantılı olarak bedensel görünürlük/farklılık, beden imajı, body shaming (beden utandırma), kadınların cinselleştirilmesi gibi farklı sorunlar mevcut tırmanışçı kadınlar için. Sumru Tamer ve Zeynep Dodurka, tüm bunları 9 Mart’ta gerçekleştirilecek “Kadınlar Matinesi”nde konuşmak için heyecanla beklediklerini belirtiyor.
Tırmanma sporunda cinsiyet eşitliğinin sağlanması için yapılması gerekenleri ve “Tırmanan Kadınlar” olarak bir araya gelen grubun hedeflerini sorduğumuzda ise ortak cevap öncelikle tırmanan kadınların bir araya gelerek sorunlarının ortaklığını fark etmesi oluyor.
Cinsiyetçilik gözle görülebilir, kolay hissedilebilir olduğu gibi bazen de mimikler veya imalı sözlerle fark edilemeyecek şekilde de karşımıza çıkabiliyor. Somut bir ayrımcılıkla yüz yüze kalındığında belki adını koymak daha kolay. Ama karşılaştığımız gündelik mikro cinsiyetçiliği adlandırmak ve dolayısıyla onunla ile baş etmek daha zor. Çünkü önce bir şeylerin adını cinsiyetçilik olarak koyabilmek lazım.
Bu etkinlik bir başlangıç
“Erkeklere de düşen görev çok. Öncelikle ayrıcalıklı pozisyonlarından vazgeçmeleri ve cinsiyetçi hareketlerinin farkına varıp bunları değiştirmeleri gerekiyor. Cinsiyetçilik bugüne kadar tırmanış camiasında hiç konuşulmayan bir konuydu. Açıkçası ben de dahil olmak üzere hepimiz bu konuyu konuşmaktan çekindik, çünkü ben dışlanmaktan dalga geçilmekten ya da bir nefret nesnesi haline getirilmekten korktum. Fakat organize ettiğimiz bu gibi etkinlikleri daha sık yaparak bu konunun konuşulabilir olmasını sağlamak, tırmanış yayınlarında bu konuya yer vermek, tırmanış kulüplerindeki eğitimlerde bu konudan bahsetmek hatta kulüp tüzüklerine almak cinsiyetçiliğe karşı güzel bir başlangıç olabilir.”
9 Mart’taki “Kadınlar Matinesi” sonrasında ise katılımcılar ve katılamayıp ancak dahil olmak isteyen kadın tırmanışçılar ile iletişimde kalarak gruplarını genişletmek ve ilerleyen dönemlerde bu buluşmaları daha düzenli hale getirilmesi amaçlanıyor. Ayrıca bu grupla beraber kaya tırmanışına ve dağlara da gitmeyi planladıklarını söyleyen Sumru Tamer ve Zeynep Dodurka ekliyor: “Belki daha sonraki dönemlerde yurt dışından kadın tırmanışçıların geleceği ve beraber dağlarda tırmanabileceğimiz bir festival bile organize edebiliriz ki bu yurt dışında çok fazla yapılan bir tırmanış festivali çeşidi.
“Etkinliğimiz bir başlangıç olacak. Bizim için en önemli konulardan biri dayanışabileceğimiz ve kendimizi yalnız hissetmeyeceğimiz bir ağ kurabilmek. Ek olarak; dünyada da ama özel olarak Türkiye’de kadın rota yapıcı çok az. Kadın rota yapıcıların az olmasının tırmanış deneyimimizi de çok etkilediğini düşünüyorum. Bu yüzden bu konuda kendini geliştirmek isteyen arkadaşlarımız olursa kendi kendimize rota yapma kabiliyetimizi geliştirebileceğimiz atölyeler düzenleyebiliriz. Tırmanışını geliştirmek ama bunu nasıl yapacağını bilemeyen arkadaşlarımızla tırmanış atölyeleri düzenleyebiliriz.”
9 Mart’taki “Kadınlar Matinesi”ne katılmak için Boulderhane Instagram hesabına mesaj atarak talebinizi iletebilirsiniz.