İskenderun’da nakil hattı onarılamadı, yedi mahallede su yok
İskenderun’da on binlerce insana su sağlayan kaynak suyunun boru hattı Maraş merkezli depremlerde ağır hasar aldı. Kaynak suyunun nakil hattı onarılamadığı için ilçenin pek çok mahallesinde depremzedeler içme ve kullanma suyuna erişmekte güçlük çekiyor.
İskenderun’un Denizciler Mahallesi’nde içme suyundan herkesin düzenli periyotlarda ve eşit şekilde yararlanabileceği bir yardım mekanizması da hâlâ kurulamadığı için depremzedeler çaresiz kaldı. Depremin üzerinden üç ay geçmesine rağmen konteyner evlere yerleştirilemeyen depremzedeler kullanma suyunu ise ancak tankerlerden bidonlara doldurarak sağlamaya çalışıyor.
Hatay’ın İskenderun ilçesine bağlı Denizciler Mahallesi’nde Maraş merkezli depremlerden sonra yurttaşlar üç farklı alana kurulan çadırlarda yaşamaya başladı. Mahallede toplu çadır alanları ve evlerin önüne kurulan çadırlarla birlikte en az bin çadır bulunuyor. 30 bin nüfuslu Denizciler Mahallesi’nde depremde can kaybı yaşanmadı ancak 300 civarında ev ağır hasarlı tespit edilirken, pek çok ev ise kayıtlara orta ve az hasarlı olarak geçti.
Hatice Arslan, üç çocuğuyla birlikte Denizciler Mahallesi’ndeki çadır alanlarından birinde yaşam mücadelesi veriyor. Bir şirkette asgarî ücretle temizlik personeli olarak çalışan 41 yaşındaki Arslan’ın oturduğu ev depremlerden sonra orta hasarlı tespit edildi. Arslan’ın depremde kolonları hasar alan dört yıllık apartmandaki dairesine ikinci kez yapılan hasar incelemesinden sonra tekrar orta hasarlı raporu verildi.
Çadır başında her gece nöbet tutuyor
Can tehlikesi olduğu için evlerine giremeyen aile, çadırda zor şartlar altında yaşıyor. İlkokul ve ortaokulda okuyan iki oğlu ile üniversite birinci sınıf öğrencisi bir kızı olan Hatice Arslan, yaşadıkları toplu çadır alanında en çok güvenlik ve içme, kullanma suyu konusunda sorun yaşadıklarını söylüyor. Arslan, kaldıkları çadırda her gece nöbet tutmak zorunda olduğunu belirtiyor:
“Gece kötü niyetli insanlar çadırlarımıza girmeye çalışarak rahatsızlık veriyor. Çadırlarımızın çevresinde hiçbir güvenlik önlemi yok. Tek başıma üç çocuğunu büyütmeye çalışan bir anneyim ben. Çocuklarımın başında her gece nöbet tutuyorum. Sonra sabah da işe gidiyorum. Uyku haram oldu. Durumu kaç defa karakola bildirdim. Ama ‘yeterli polisimiz yok’ diyorlar. Her gece bu korkuyla yaşıyoruz.”
Çadırı Koreli öğrenciler aldı
Barınma sorunu baş gösterince depremin üçüncü günü çocuklarıyla Mersin’deki bir yakınının yanına giden Hatice Arslan, “İskenderun’a döndüğümüzde iki gün dışarıda kaldık” diyor. Ailenin geçici barınma sorunu ancak gönüllülerin desteğiyle çözülebilmiş. Hatice Arslan yaşadığı sıkıntıyı şu sözlerle anlatıyor:
“Mersin’den tanıdığım Koreli üniversite öğrencileri aralarında para toplayıp çadır almışlar. Buraya gelip hem çadırımı hem de sobamı kurdular. Çadıra ancak böyle girebildik. Çadırda kullanacağımız yatağı zar zor bulabildik. Şimdi kaymakam gelecek diye çadırlarımızı yenilediler; çevreyi düzenlediler ama iki hafta öncesine kadar her yağmur yağdığında çadıra su giriyordu.”
Ne içme ne de kullanma suyu var
Hatice Arslan ile çocuklarının kaldığı çadırın çevresindeki diğer çadırlarda yaklaşık yüz hane yaşıyor. Depremzedeler yemek ihtiyacını alanda bulunan aşevinin yemekleriyle karşılıyor. Bazı haneler ise çadırlarında kendileri yemek yapıyor. Buradaki çadırlarda kalanların en temel derdi ise içme suyunun bulunamaması…
Deprem bölgesine gönderilen yardımlarda azalma olduğu ve gelen yardımlar hakkaniyetsiz dağıtıldığı için birçok insan suya erişemiyor. Alanda malzeme çadırında su bulamadıklarını söyleyen Arslan, “Bir yerden su yardım kolileri geldiğinde buradaki yetkililer suyu çoğunlukla tanıdıklarına veriyor. Suyu tanıdığı olan alabiliyor. Tanıdığı olmayan insanlarsa mağdur oluyor. İçmeye, yemek yapmaya su bulamıyoruz. Su şu an direkt çadırlara dağıtılsa belki biraz rahatlarız” diyor.
Denizciler Mahallesi’ndeki farklı çadır alanlarında en az bin çadır bulunuyor. Çadırlarda yaşayan mahalleli, bölgede şebeke suyu olmadığı için kullanma suyuna ancak çadır alanların yakınına gelen tankerlerden doldurduğu bidonlarla erişebiliyor. Depremzedeler çadır alanlarının yakınına konulan seyyar tuvalet ve yıkanma kabinlerinde kullandıkları suyu ise yine mahalleye gelen tankerler aracılığıyla karşılamaya çalışıyor.
70 bin insanın suya doğrudan erişimi yok
Depremden önce mahalledeki binalara içme ve kullanma suyu dağdan akan kaynak suyunun boru hattı ile naklediliyordu. Maraş depremlerinde o kaynak suyunun boru hattının üzerine büyük kaya parçaları düştüğü için su şimdi yerleşim yerlerine ulaştırılamıyor.
İskenderun’da kaynak suyunun aldığı hasar Denizciler’in yanı sıra Azganlık, Karayılan, Sarıseki, Kavaklıoluk, Akarca, Bitişik Mahalleleri olmak üzere toplamda yedi mahallede yaşayan en az 70 bin insanın suya erişimini engelliyor. Depremin üzerinden üç ay geçmesine rağmen kaynak suyunu nakleden boru hattının onarılması için devlet kurumları harekete geçmedi.
Denizciler Mahallesi’nin muhtarı Ali Rıza Kekeç, nakil hattı onarılamadığı için mahallelerde su sorununun dayanılmaz boyuta geldiğini vurguluyor.
Kekeç, hattın onarılması için büyükşehir belediyesinin bünyesindeki HATSU ile Devlet Su İşlerinin yetkilileriyle sürekli görüşmesine rağmen şimdiye kadar bir çözüm bulunamamış. “Şu anda çevremizdeki mahallelere de 24 saat su verilip 48 saat su verilemiyor.
Temmuz ayı itibarıyla şebeke suyunu devreye alacaklarını söylüyorlar ama henüz belli değil. Bu şartlarda nasıl yaşayacağız” diyen Kekeç, şunları söylüyor:
“Geçen gün HATSU yetkilileri mahalleye geldiğinde mahallenin su ihtiyacını karşılamak için kuyu açılacağını öğrendik. Ama bu daha önce denendi ve başarılı olunamadı. Bizim burası deniz kıyısında olduğu için kuyudan tuzlu su çıktı. Bir de elektrik masrafı çok olur diye kararsızlar. İnsanlar zaten büyük bir deprem yaşadı. Mahallede herkes hâliyle yorgun. Zaman zaman öfke patlamaları oluyor. Halk beni sorumlu tutuyor ama buradaki su sorununu kime nasıl anlatacağımı artık bilemez oldum.”
Nakil hattının 480 metresi uçurumun kenarında
Mahalleye 13 kilometre mesafede olan kaynak suyunu ileten çelik boru hattının hasar alan bazı noktaları mahallelerden kaynak işçilerinin ve diğer gönüllülerin çalışmasıyla onarılmış.
Yedi günlük onarım sürecinde kendi de burada çalışan Kekeç, “Su borularının üstüne düşen kayaları iş makineleriyle kaldırdık ve kaynakçı arkadaşlarımızın özverili çalışmalarıyla 27 patlağı onardık. En son 480 metresi kaldı. O da uçurum olan bir yerde. Oraya kendi imkânlarımızla ulaşamıyoruz. Şimdi orada bir çalışma yapılsa aslında bu su kullanılabilecek” diyor.
Deniz Mahallesi’nin su sorunu nasıl çözülecek?
Kaynak suyunun onarılamayan kısmı uçurum bir bölgede olduğu için nakil hattına uygun ekipman ve iş makineleriyle müdahale edilmesi gerekiyor. Profesyonel bir çalışma yapılması için bir şirketin 5 milyon lira maliyet çıkardığını söyleyen Kekeç, konunun burada tıkandığını düşünüyor. “Devletin bu onarımı yapamayacak mühendisi, işçisi, ekipmanı, parası yok değil ki… Depremin üstünden üç ay geçti. Üç ayda bu hattın arızası üç defa giderilirdi” diye sitem eden Kekeç, sözlerini şöyle bitiriyor:
“HATSU, 2017’de Aslantaş Barajı’nı devraldı. Ancak barajdan İskenderun’a tek bir damla su gelmedi. Eğer baraj aktif hâle getirilseydi şehre arıtmadan çıkacak su verilecekti. Şimdi HATSU, yeni bir projeyle buraya bir şebeke hattı yapacakmış. Ama sonuçta kaynak suyunun boru hattı onarılsa bu su çok fazla elektrik israfı da olmadan hanelere verilebilecek. Bir de bu su dağdan geliyor; ücretsiz bir su. Buraya beş değil, 10 milyon lira harcansa yeridir.”