MENÜ
ANA SAYFA
Pencereyi Kapat
Dünya Çocuk Hakları Günü’nde Taksim’de çalışan iki çocuk - Atölye BİA
Çocuk
21 Kasım 2018
Çocuk
21 Kasım 2018

Dünya Çocuk Hakları Günü’nde Taksim’de çalışan iki çocuk

Okuma Süresi: 4 dk
Türkiye'de 1 milyon 973 bin 874 çocuk eğitim hakkından yararlanamıyor, 2 milyonu aşkın çocuk işçi bulunuyor. Taksim'de karşılaştığımız Muhammed ile Hasan onlardan ikisi.

Muhammed’le ve Hasan’la Taksim’de karşılaştık, biri 17 diğeri 10 yaşında. Biri Afganistan’dan gelmiş mülteci bir çocuk; diğeri de Taksim’in arka sokaklarında yaşayan Türkiyeli bir başka çocuk. İkisi de evdeki nüfusun geri kalanına bakmak için, eğitim haklarından vazgeçmek zorunda bırakılmışlar.

Muhammed ve Hasan’la dün karşılaştık. Birleşmiş Milletler tarafından çocukların haklarını gündeme taşımak ve çözüm üretmek için, 1989 yılından itibaren her 20 Kasım’da kutlanan “Dünya Çocuk Hakları Günü”nde yani.

Dünyanın her yerinde olduğu gibi Türkiye’de de bir kutlamadan ziyade çocukların mahrum bırakıldığı hakları, maruz bırakıldıkları istismarları hatırlamak – hatırlatmakla geçiyor.

Milli Eğitim Bakanlığı 2017 yıl sonu örgün eğitim verilerine göre 935 bin 832’si kız çocuğu; 1 milyon 38 bin 42’si oğlan çocuğu olmak üzere, toplam 1 milyon 973 bin 874 çocuk eğitim hakkından yararlanamıyor.

Disk/Genel İş Sendikası’nın 2017 yılı “Emek Araştırmaları/Türkiye’de Çocuk Olmak” raporuna göre ise Türkiye’de 2 milyonu aşkın çocuk işçi bulunuyor. Ancak Türkiye İstatistik Kurumu’na göre rakam daha az. TÜİK’e göre Türkiye’de 6-18 yaş arasında ekonomik faaliyette bulunan 893 bin çocuğun yüzde 44’ü mevsimlik tarım işinde çalışıyor. Bu 393 bin çocuğun yarısı okula gitmeyip haftada 40 saatten fazla çalışıyor.

Dünya Çocuk Hakları Günü’nde Taksim’de çalışan iki çocuk - Atölye BİA

Ortak paydaları “çocuk işçi” olmak

Muhammed 17 yaşında, Türkiye’ye bir yıl önce Afganistan’dan kaçak yolla gelmiş. Ailesi hâlâ Afganistan’da, o ise burada akrabalarının da olduğu 15 kişiyle aynı evde yaşıyor. Babası yaşlı olduğu ve kardeşleri küçük olduğu için o çalışmak zorundaymış, “Orda iş yok, olsa da az para kendimizi geçindiremiyoruz” diyor neden çalışmak için buraya geldiğini sorduğumda. Her gün Kumburgaz’da bir biblocudan aldığı bibloları satarak para kazanmaya çalışıyor. Şanslıysa günde 50 lira kazanıyor ama çoğu zaman bir şey satamadan kaldığı yere dönüyor. Kendisinden küçük 4 kardeşine ve annesiyle babasına, burada biblo satarak kazandığı parayla bakıyor. “Tabii isterdim okula gitmeyi, niye istemeyeyim” diyor Muhammed; doğru düzgün para kazanamıyor olsa da, biraz para biriktirmek ve ailesinin yanına dönmek istiyor.

Yağmura ve güçsüzlüğüne aldırmadan, elinde biblolarla giden Muhammed’in arkasından bakarken; çıplak ayaklarında sadece terlik, elinde peçeteler ve birkaç simit poşeti olan Hasan’ı görüyorum. Taksim metrosuna gidiyor, muhtemelen yağmurdan korunmak için.

Hasan henüz 10 yaşında; duvarın kenarına bıraktığı simit poşetlerini sorduğumda “Yemem için simit alıyor herkes, ben de birazını yiyorum kalanları eve götürüyorum” diyor. Evde kendisinden küçük 5 kardeşi daha var, babaları yokmuş annesi kardeşlerine bakmak zorunda olduğu için çalışamıyormuş. Okula hiç gidememiş Hasan, ona sorsanız kendisi istememiş gitmeyi. Ayağında terlikle üşüyerek peçete satmak bir seçenek olmamalı 10 yaşında bir çocuk için, kısa bir susuşun ardından “Önceden istiyordum ama artık istemiyorum” diyor.

Panuş: “Bir kent sokaklarında çocuk sesi varsa özgürdür”

Eğitim-Sen 3 No’lu Şube Sekreteri Ayşe Panuş “Bugünün Türkiye’sinde çocuk olmak başlı başına bir mücadele gerektiriyor” diyor. Çocuk yaşta evlilik ve nişanlılık nedeniyle eğitimine devam edemeyenlerin yüzde 97,4’ünü kız çocuklarının oluşturduğunu ifade eden Panuş, çıkarılan yasa ve yönetmeliklerle kız çocuklarının başı ve bedeninin 9 yaşında; fiilen okul öncesinden itibaren kapatıldığını söylüyor.

2 milyonu aşkın çocuk işçi var Türkiye’de. Ucuz iş gücü olarak çalıştırılıyorlar.

Panuş, “Çok yoğun bir çocuk emeği sömürüsü ile karşı karşıyayız” diyor.

“Çocuk işçiliğin önüne geçmek bir tarafa, gittikçe artan yoksulluk ve krizle birlikte önümüzdeki dönemde çocuk işçi sayısı katlanarak artma eğilimi gösteriyor. Eğitim politikaları da bu durumu destekler nitelikte; en son öğrencilere verilen burslarda kesintiye gidildi. Bursların kesilmesi demek birçok çocuğun eğitim hakkından yoksun bırakılması demektir.”

Diğer bir sorun kentlerin çocuk dostu olmaması.

Dünya Çocuk Hakları Günü’nde Taksim’de çalışan iki çocuk - Atölye BİA“Bir kent sokaklarında çocuk sesi varsa özgürdür” diyor Panuş.

Bugün sayısı 1,5 milyona yaklaşan stajyer-kursiyer-çırak sömürüsüne ve çocukların diğer alanlarda çalışmasına 4+4+4 eğitim sistemi ile de sebep olunuyor.

Panuş’un ifadelerine göre 2009 yılında çıkan 4+4+4 sistemi ile başlayan eğitimdeki temel değişikler aynı zamanda eğitimin paralı hale getirilmesini hızlandırdı ve derin uçurumlar meydana getirdi. Eğitimde yaşanan bu değişim, esas olarak devletin yeniden inşa sürecinin de ne olacağına dair temel ipuçları gösteriyor.

Özel okulların hızla artması ile devlet okullarına gereken kaynağı ayırmayan hükümetin, devlet okullarının niteliğinin düşmesi için de elinden geleni yaptığını belirten Panuş “Bu çok hızlı sınıfsal uçurumlar, yoksul aile çocukları için hızla çocuk işçiliğine kaymayı da beraberinde getirdi. Aynı zamanda ilkokul seviyesinde yüzde 94 olan kız çocuklarının okuma oranı; ortaokul ve lisede hızla düşme eğilimi gösterdi” diyor.

Dünya Çocuk Hakları Günü’nde Taksim’de çalışan iki çocuk - Atölye BİA

İş cinayetleri ve istismar

Sosyal Güvenlik Bakanlığı koordinasyonunda hazırlanan ve Binali Yıldırım’ın imzasıyla yayımlanan “Çocuk İşçiliği ile Mücadele Ulusal Programı”nın ardından, 2018 yılı Türkiye’de “Çocuk İşçiliğiyle Mücadele Yılı” ilan edildi.

Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanı Zehra Zümrüt Selçuk, geçen ay TESK ile UNICEF tarafından düzenlenmiş olan “Çocuk Hakları ve İş İlkeleri Programı”nın tanıtım toplantısına katıldı.

Selçuk toplantıda “Çocuk işçiliği ile mücadelemiz ve bu konuda gösterdiğimiz hassasiyet, istatistiklerimize de yansıdı. Bu anlamda, ülkemizde 1990’lı yıllarda yüzde 15’i aşan çocuk işçi oranı bugünlerde yüzde 5’in altına düşmüş durumda” ifadelerini kullandı.

İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisi 2018 Çocuk İşçilik Raporu’na göre yılın ilk on ayında Türkiye’de en az 62 çocuk işçi, iş cinayetlerinde yaşamını yitirdi.

Yaşamını yitiren 62 çocuk işçinin 10’u mülteci/göçmen çocuklar, çocuk iş cinayetlerinin en fazla yaşandığı üç il ise sırasıyla Antep, Urfa ve Mardin’den oluşuyor.

Türkiye İstatistik Kurumu’nun 2012 raporuna göre Türkiye’de 6-18 yaş arasında ekonomik faaliyette bulunan 893 bin çocuğun yüzde 44’ü mevsimlik tarım işinde çalışıyor. Bu 393 bin çocuğun yarısı okula gitmeyip haftada 40 saatten fazla çalışıyor ve çocuk işçiler en çok ücretsiz aile işçiliğinin ve küçük yaşta çalışmanın yaygın olduğu tarım sektöründe ölüyor.

Tarımdaki çocuk iş cinayetlerini yüzde 11 ile inşaat sektöründeki çocuk işçi ölümleri izliyor. Sanayide, madenlerde, küçük atölye ve işletmelerde, tamirhanelerde ve sokaklarda çalışan çocuk işçiler trafik kazalarında, boğularak, yüksekten düşerek ya da ezilerek hayatlarını kaybediyor.

210 çocuk cinsel istismara uğradı

Türkiye’de cinsel suçların yüzde 46’sı çocuklara karşı işleniyor.

bianet’in “Erkek Şiddeti Çetelesi”nde yer alan “Çocuk İstismarı” verilerine göre, 2018 yılında istismara maruz kalan çocuk sayısı 210. Erkekler ocak ayında 15 çocuğa; şubat ayında 15 çocuğa; mart ayında 29 çocuğa; nisan ayında 22 çocuğa; mayıs ayında 21 çocuğa; haziran ayında 12 çocuğa; temmuz ayında 35 çocuğa; ağustos ayında 16 çocuğa; eylül ayında 17 çocuğa; ekim ayında ise 28 çocuğa cinsel istismarda bulundu.

Mersin Üniversitesi Gazetecilik bölümü mezunu. Çeşitli yerli ve yabancı mecralara kültür sanat ve kent alanlarında haberler hazırladı. 2018 yılında Cumhuriyet Gazetesi’nde kültür sanat muhabirliği yapmaya başladı. Şu anda Cumhuriyet Portal’da kültür sanat editörü olarak çalışmaya devam ediyor. Atölye BİA 7-9 Eylül 2018 “Haber Fotoğrafçılığı ve Fotoröportaj Atölyesi” ve 8-16 Kasım 2018 “Gazeteciler için Haber Atölyesi” katılımcısı.