Yasaklarda çiftçi mahsulü satamadı, sebzeler çöpe gitti
Türkiye’nin en önemli tarım kentlerinden biri olan Antalya’da sebze halleri, “kısmi kapanma” dolayısıyla ellerindeki ürünleri satamıyor. İçişleri Bakanlığı tarafından uygulanan tam kapanma kararı nedeniyle semt pazarlarının kurulmasına izin verilmeyince, ürünler komisyoncunun elinde kaldı. Hallerde fiyatlar neredeyse yarı yarıya düşmesine rağmen alıcı çıkmadı.
Günlerdir Antalya’da çiftçiler ürünlerini çöpe, yol kenarlarına ve ormana döküyor. Görüntülerin paylaşılmasının ardından sosyal medyada da tepkilere neden oldu. Bunun üzerine İçişleri Bakanlığı 81 il Valiliğine gönderdiği ek genelgeyle 8 ve 15 Mayıs 2021 tarihlerine denk gelen Cumartesi günleri sadece yaş sebze/meyve ile fide satışı yapan pazar yerlerinin açık olacağını açıkladı.
Ancak hallerden hala “ürün getirmeyin” çağrıları devam ediyor. Çiftçiler sadece bir günlük pazar izninin yeterli olmadığını ve açık havada bulaş riskinin az olduğunu belirterek, semt pazarlarının açılmasını talep etti. Ayrıca sokak arasında sebze meyve satışına izin verilmesini de istiyorlar.
Semt pazarlarının daha çok dar gelirli vatandaşlar tarafından tercih edildiğini belirten üreticiler, tam kapanma sırasında çifte mağduriyet olmaması için çağırıda bulundu.
Çiftçiler, “Bize verilen muafiyet, ürün satılmadığında işe yaramıyor, pazarlar açılsın hem üretici hem pazarcı hem de vatandaş zarar görmesin. Yüksek sezonda ürün satamazsak zor durumda kalırız” dedi.
Bir süre önce üreticinin elinde kalan patates ve soğan depolardan alınarak, ihtiyaç sahiplerine dağıtılmıştı. Bursa’daki salatalık üreticilerinden de benzer talep geldi. Antalyalı üretici, sebze meyvede raf ömrünün patates soğan kadar olmadığını söyleyerek, acil önlem talebinde bulundu. En çok patlıcan, salatalık, biber, domates ve çilek gibi ürünlerde sıkıntı var. A kalite ürünün yollandığı ihracatta ise yeterli talep sağlanmıyor.
“Haftada bir gün pazar bir anlam ifade etmiyor”
Antalyalı çiftçilerden Oktay Çetin, İçişleri Bakanlığının yayınlamış olduğu ek genelgeye dikkat çekerek şunları söyledi:
“Haftada bir gün için pazarların açılması çiftçiler için hiçbir anlam ifade etmiyor. Burada binlerce çiftçi her gün tonlarca sebze üretiyor ve bu sebze soğan, patates gibi değil ambarlarda saklayasın. Dün 700 – 800 kilo biber toplayıp hale götürdüm komisyoncu pandemi var, pazarlar kapalı dedi o yüzden alamayız dedi. Kapı, kapı dolaştım kimse almadı bende götürüp tarlaya döktüm. Bugün biraz daha toplayıp götürdük yine haftada bir gün Pazar açılacak dediler, 4 liralık ürünü 2 liradan aldılar.
“Sadece ben böyle değilim bütün çiftçiler bu halde, ürünü satılamayınca kimisi çöpe döküyor kimisi koyuna, kuzuya veriyor. Bize kızıyorlar niye halka dağıtmıyorsunuz diye. Zaten zarar ettik, bir de nakliye parasını ödeyemeyiz. Eğer gelip alacak biri varsa buyursun gelip alsın, helali hoş olsun. Ama pandemi var, kimse sokağa da çıkamıyor. Yani anlayacağınız bizim halka dağıtma gibi bir lüksümüz yok.
“Hükümet bel kemiğimize balyozu vurdu”
“Biz anlamıyoruz, pazarlar ne için kapatıldı? Bize diyorlar ki pandemi var, ondan kapalı. Bizim halkımız kapalı AVM’lere gidiyor, orada virüs bulaşmıyor. Neden ise, açık alanda olan Pazar yerlerinde bulaşıyor. Biz buna anlam veremiyoruz gerçekten. Devlet bizi bu şekilde mağdur ediyor. Pazar bizim belkemiğimiz, hükümet bel kemiğimize balyozu vurdu. Biz kötürüm olduk. Bakın ben geçen yıl 6 dönüm sera ekiyordum, yıl sonuna kadar 34 bin lira ilaç ve gübre masrafım oldu.
“Bu sene 3 buçuk dönüm tarla ekebildim ve sezonun bitmesine daha 2 buçuk ay var ve 36 bin lira masrafım oldu şimdiden. Yani biz geçen seneden farklı bir masraf yapmadık, yine aynı gübreyi, ilacı aldık. Dolar yükseldi satış düştü, benzin almış başını gidiyor. Yani bizim masraflarımız ikiye katlandı. Zaten geçen sene hiç kar etmedik, zorla işçilerin parasını ödeyebildik.
“Bu sene ise daha az işçi çalıştırdık. Geçen sene biberi 4 liradan sattık, bu sene ise 1.5’tan sattık, onun da yüzde 14’ü komisyoncuya gidiyor. Bakın benim bugün kredi borcum vardı, ödemem gerekiyordu. Mecburen gidip komisyoncudan borç alıp ödedim. Yani borcu borçla ödüyoruz. Bu şekilde devlet bizim elimizi kolumuzu bağlıyor. Biz bu şekilde devam edemeyiz.
“Pazar yerlerinde zabıtalar girişte bekliyor ve kaç kişi içeriye girilmesi gerekiyorsa ona göre izin veriliyor. Yani pazarların kapatılması gerekmiyor. Zaten ihracatçı malı almıyor. Patates, soğan gibi ambarlarda bekletme şansımız da yok. Bakın burada sebzeyi biz 2 liraya satıyoruz, İstanbul’da 13-14 liradan satılıyor. Halkımız da bundan mağdur oluyor. Biz istiyoruz halkımız ucuz alsın. Hükümet sesimizi duyuyorsa, gelsin sebzeyi bizden ucuza alsın. Hiç olmazsa halkımız da ucuz sebze yesin. Sadece devletten, pazarların kapatılmamasını istiyoruz. Ya da bize köstek olmasınlar yeter.”
“Pazarlar açılsın”
Antalya Pazarcılar Oda Başkanı İsmail Öz, tam kapanmada semt pazarlarının kapalı tutulması nedeniyle satış yapılamadığını, bu nedenle ürünün üreticinin elinde kaldığını belirtti. Üreticinin emeğinin heba olduğunu ifade eden Öz, şöyle konuştu:
“Hafta da bir gün pazarın açık olması, ne biz pazarcılar için ne çiftçi için, ne de halk için yeterli. Devlet bin lira destek verip bize geçinin diyor. Bu pahalılıkta kim bin lirayla geçinebilir. Şu an hem üretici hem pazarcı hem de komisyoncunun tam para kazanacağı, borçlarını ödeyeceği bir zaman. Semt pazarlarının kapalı olması bizim elimizi ayağımızı bağlıyor. Tüccar mal satacak pazarcı bulamayınca hem üretici hem pazarcı hem de tüketici çok mağdur oluyor. Süpermarketlerde domates 10 lira iken pazarlarda bu 5 lira idi. Fiyatlar süpermarketler ile pazar arasında yarı yarıya fark ediyor. Halk zaten fiyatların artması nedeniyle zaten mutsuzdu, şimdi mutsuzluğu katmerleşti, pazarlar kapandı diye. Üretici sadece kendisi için üretmiyor. Bundan herkes faydalanıyor. Pazarların açılmasını ve çiftçiye, pazarcıya, tüccara destek verilmesini istiyoruz.”