“Türkiye, gazeteciler için bir cezaevi konumunda”
Sınır Tanımayan Gazeteciler (RSF) örgütünün yıllık raporuna göre dünyada 488 gazeteci, gazetecilik faaliyetleri nedeniyle 2021 yılını hapiste geçirdi.
Türkiye’de de durum pek iç açıcı değil. Basın özgürlüğü konusunda 153’üncü sırada olan ülkede hala birçok gazeteci hapiste, dışarda olanların da yaptıkları haberler gerekçe gösterilerek birçok davadan yargılamaları devam ediyor.
Öte yandan Güneydoğu ve Doğu Anadolu bölgesinde görev yapan gazeteciler, ülke geneline göre daha fazla zorlukla baş etmek durumunda.
10 Ocak Çalışan Gazeteciler günü için bianet’e konuşan Dicle Fırat Gazeteciler Derneği Eş Başkanı Serdar Altan, 2021 yılının bölgede görev yapan gazeteciler için zor bir yıl olduğunu aktardı. Gazeteci Abdurrahman Gök ve Derya Ren ile de yaşadıkları sorunları ve bölgede maruz kaldıkları hak ihlallerini konuştuk.
20 yıl hapis cezası isteniyor
2017 Diyarbakır Newroz’unda Kemal Kurkut’un öldürülmesi anını fotoğraflayan Mezopotamya Ajansı Editörü Abdurrahman Gök, davası devam eden gazetecilerden biri.
Mesleğinde 17 yılı deviren Gök, çektiği fotoğraflar, bilgi aktarımları, yazdığı haberler ve paylaşımları gerekçe gösterilerek “terör örgütü üyesi olmak” ve “terör örgütü propagandası yapmak” iddiasıyla 20 yıl hapis cezası ile yargılanıyor.
2021’de de bölgedeki gazeteciler üzerindeki baskının değişmediğini ifade eden Gök, “Şimdiye kadar hakkımda 20’ye yakın dava açıldı. Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşundan bu yana gazetecilere yönelik baskı hiç dinmedi fakat AKP iktidarı döneminde ve özellikle 2015’ten sonra bu baskı, basın kurumlarının kapatılması, gazete ve televizyonların susturulması ile daha çok katmerlendi” diyor.
Gök maruz kaldıkları hak ihlallerine ilişkin, Van’da iki kişinin helikopterden atılmasını kamuoyuna duyurduktan sonra tutuklanan Mezopotamya Ajansı muhabirleri Adnan Bilen, Cemil Uğur ve Jinnews muhabiri Şehriban Abi’yi hatırlatarak, “Arkadaşlarımız gerçekleri kamuoyuna duyurdukları için yargılandı ve cezalandırıldılar. Ama yargılandıkları davadan beraat ettiler. Çünkü açılan davaların ve yargılamaların hiçbir gerçekçiliği yok. Amaç gazetecileri cezalandırmak” ifadelerini kullandı.
Gök, iktidarın baskıyla sadece gazetecilerin değil aynı zamanda kamuoyunun da haber alma hakkının elinden alındığını söylerken, insanların gerçeklerden haberdar olmasını istemedikleri için gazetecilerin engellendiğini belirtti.
Kadın gazeteciler tehdit olarak görülüyor
Bölgede ve Diyarbakır’da kadın gazetecilerin sayılarının her geçen gün azaldığını ifade eden JinNews muhabiri Derya Ren ise şunları söyledi:
“2021 yılı da diğer yıllar gibi kadınlar üzerinde baskının arttığı, durmadığı fakat kadınların da buna karşı baş eğmediği, sesini yükselttiği bir yıl oldu bizim için. Bölgede görev yapan kadın gazeteciler de her zaman bu baskıdan nasibini aldı tabii. Fakat buna karşı da sessiz kalmadılar. Hem sistem hem de güvenlik güçleri gazetecileri, özelinde biz kadınları, tehdit olarak görüyor ve görevimizi yapmamız engelleniyor. Sahada çalışan bütün kadın gazeteciler bunu hissediyor.”
Kadın gazeteciler olarak sahada yaşadıkları sıkıntıları aktaran Ren, “8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nde Diyarbakır’da erkek gazeteciler ile haber takip ettiğimiz sırada güvenlik güçlerince dakikalarca kimlik kartı kontrolüne maruz kaldık. Bizimle haber takip eden erkek arkadaşlarımız içeri alınırken bizi dakikalarca bekleterek görevimizi yapmamızı engellediler. Sahada çalışırken her zaman bu ayrımcılığa maruz kalıyoruz. Özelikle bölgede bu bir hayli fazla” dedi.
TIKLAYIN – CFWIJ: 2021’de en az 810 kadın gazeteci şiddetin hedefindeydi
DFG: 62 gazeteci halen tutuklu
2021 yılının gazeteciler için “kara bir yıl” olduğunu, 2021’de 54 gazeteci hakkında soruşturma açıldığını, 47 gazeteciye toplam 133 yıl hapis cezası verildiğini, 62 gazetecinin halen tutuklu olduğunu ve 2 gazetecinin öldürüldüğünü aktaran Dicle Fırat Gazeteciler Derneği Eşbaşkanı Serdar Altan ise meslektaşlarının bölgede haber takip ettikleri sırada güvenlik güçlerinin kötü muamelesine maruz kaldığını belirtiyor.
“Türkiye, gazeteciler için bir cezaevi konumunda” diyen Altan şöyle devam etti:
“Bu durum cezaevinde olmayan gazeteciler için de geçerli. Çünkü dışarıdaki gazeteciler de özgür bir ortamda mesleklerini icra etme imkanı bulamıyor. İktidara yakın yayın organlarında çalışmadıkları için gazeteciler adeta öcü gibi gösteriliyor. Bu nedenle gazeteciler hakkında soruşturmalar, davalar, cezalar hiç eksik olmadı.”