“Turizm işçisi köle değil, güvenceli iş istiyoruz”
Yazın gelmesi ve korona aşılarının yapılmasına hız verilmesiyle birlikte, 1.5 yıldır evlerine, şehirlerine hapsolan insanlar, tatil planları yapmaya başladı. Turizm sektöründe şimdiden bir hareketlenme söz konusu. Ancak turizm çalışanları, zaten birçok hak ihlali yaşanan sektördeki sorunların pandemiyle arttığını vurgularken, patronların artık daha fütursuz sömürü sistemine geçtiğini belirtiyor.
Aslında geçen ay, Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın yayınladığı ve gelen tepkiler sonrası yayından kaldırılan, “Enjoy I’m vaccinated (Eğlenin, aşılıyım)” yazılı maskeler takan turizm sektörü çalışanlarının olduğu video da yaşanacak hak ihlallerinin habercisi gibiydi.
Patronların Ensesindeyiz Ağı, videonun yayınlanmasının ardından Bakan Mehmet Nuri Ersoy ve bakanlık yetkilileri hakkında suç duyurusunda bulundu. Patronların Ensesindeyiz Ağı’ndan turizm emekçileri Ece ve Şenol ile pandemide artan sorunlarını, hak ihlallerini konuştuk.
Sekiz yıldır turist rehberi olan Ece, 30 yaşında Antalya’da yaşıyor. 18 yaşından beri turizm sektöründe çalışıyor. Şenol ise 10 yılı İstanbul’da olmak üzere 17 yıldır bu sektörde. İşyerlerinde sorun yaşayacakları için haberde sadece isimleri var ama bakın yaşanılanları nasıl anlatıyorlar.
Az işçi-çok iş politikası
Pandemi öncesi ve sonrası çalışma şartlarınız arasındaki en belirgin farklar neler oldu?
Ece: Turizm işçileri olarak zaten güvencesiz çalışıyorduk, pandemiyle ağır bir belirsizliğin içine itildik. 2020 yaz sezonunda bazı turizm işletmeleri 2-3 ay gibi kısa süreler için açıldı ve patronlar bu süreci az işçi-çok iş politikasıyla geçirdi. Bu da haftalık iznin dahi kullanılamadığı, yoğun saatler ve sağlıksız koşullarda çalışmak anlamına geldi. Öte yandan benim gibi 15 bin profesyonel turist rehberi, pandeminin başladığı Mart 2020’den beri mesleğini yapamadı, hiçbir maddi destek de sağlanmadı. Görmezden gelinen meslek gruplarından biri olduk. Çoğunluğumuz sigortasız çalıştığımız için kısa çalışma ödeneği gibi haklardan faydalanmamız bile mümkün olmadı. Durumu dillendirdiğimizdeyse bize bakanlık tarafından sunulan tek seçenek kredi verilmesi oldu. Yani borçlarımızın üstüne borç eklemeyi bize yardım olarak adlandırdılar ki, rehberlerin bir kısmına kredi bile verilmedi.
Şenol: Türkiye’de turizm sektörü ortalama 5-6 yılda bir kriz yaşıyor ve bunun faturası her zaman ilk önce emekçilere çıkıyor. Krizsiz dönemlerde patronlar çok iyi kazanç elde ettikleri için krizleri göğüsleyebiliyor ama işçiler sektörün en parlak döneminde bile ancak temel ihtiyaçlarını karşılayabilecek kadar kazandıkları için krizleri atlatmakta güçlük çekiyor. Son 15-16 aydır Covid-19 salgını bunu tüm çıplaklığıyla ortaya serdi. Mobbingler arttı, ülke genelinde yaklaşık 200 bin emekçi kod-29’la işten atıldı. Ücretsiz izne çıkarıldı. Ekonomik olarak büyük bir gerileme söz konusu. Gelirlerde düşüş yaşandı ama giderlerde en küçük azalma olmadı. Kredi borçları ertelenmedi, kiralar ödenmeye, temel ihtiyaçlarımız düzenli zamlara uğramaya devam ediyor.
“Büyük patronlar yine kazançlı çıktı”
Peki pandemi işçilerin dışında turizm sektörünü nasıl etkiledi?
Şenol: Küçük ölçekli işletmeler ya kepenk kapatmak zorunda kaldı ya da yıllarca ödemekte zorluk çekecekleri kredilerle ayakta kalmaya çalışıyorlar. İstanbul özelinde konuşmak gerekirse büyük çoğunluğu yurtdışından gelen turist sayısında çok büyük oranda düşüş oldu. Birçok otel mecburen kapandı. Bu noktada devlet tüm kaynaklarını büyük işletme sahiplerinin emrine soktu. Birçok otel ve turizm emekçisi başka mesleklere yönelmek zorunda kaldı.
Ece: Türkiye’de turizm emekçilerinin çoğu, özellikle Ege-Akdeniz gibi yaz sezonunun yoğun olduğu bölgelerde çalışanlar, mevsimlik işçi kategorisinde. Pandemiden önce yazları yüksek sezonda yoğun çalıştırılıp, kışları işsiz bırakılmak sektörün tüm emekçilerinin başlıca problemiydi. Pandemi başladığında zaten işsiz bir kış döneminden geçmiştik ve sezonun açılmasını bekliyorduk fakat açılamadı. Bu süreçte turizm patronları devletten teşvikler, destekler aldı; bizim geçim sıkıntılarımız yok sayıldı.
“Turizm işçisi kimsenin kölesi değil”
Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın yayınladığı, “Enjoy I’m vaccinated (Eğlenin, aşılıyım)” yazılı maskeler takan turizm sektörü çalışanlarının olduğu video çok eleştirildi. Siz videoyu görünce ne hissettiniz?
Ece: Öfke duydum ama işin aslı hiç şaşırmadım. Patronların bakan olduğu bir ülkenin tanıtım videosunda, emekçilere ne gözle bakıyorlarsa onu yansıtmışlar, zihniyetlerini gizleyememişler. Öfkelendiren kısım; bu zihniyeti cümleleriyle, videolarıyla bu kadar rahat ortaya serebilmeleri. Videoda güvenli turizm mesajı vermekten çok, kölelik mesajı veriliyor. Turizm işçisi kimsenin kölesi, pazarlama objesi değil. Emeği ve emekçiyi değersizleştirmenin bu kadar meşrulaştırılmaya çalışıldığı bir dönemde turizm emekçilerinin örgütlü hareket etmesi büyük önem taşıyor.
Şenol: “Turizm emekçilerini aşılıyoruz, rahatlıkla yaz tatilinizi ülkemizde geçirebilirsiniz” temalı tanıtım videosunu ilk izlediğimde inanılmaz öfke duydum. Aynı tepkiyi birçok meslektaşımın sosyal medya paylaşımlarında da gördüm. Patronların Ensesindeyiz Otel Emekçileri Dayanışma Ağı olarak suç duyurusunda bulunduk. Bu tepkiler sayesinde de bakanlık videoyu derhal kaldırmak zorunda kaldı.
“İşsizlik öyle yakıcı hale geldi ki…”
-Pandemi sürecinde mobbinglerin arttığını söylediniz. Bakanlığın videosu olayın sadece görünen yüzü oldu sanırım. Başka neler yaşanıyor?
Şenol: Birçok hizmet sektöründe olduğu gibi bizde de en önemli ayrımcılık, her insanın hak ettiği asgari saygıdan mahrum kalmamız. Bakanlığın tanıtım videosu bunu gayet net gösteriyor aslında. Ayrıca küçük işletmelerden büyük holdinglere kadar bu tür kriz durumlarında her işletmede masraf kısmak önceliği vardır. Bu masraflardan biri de işçi giderleri. İşçiyi bir şekilde kaçırıp tazminat vermemek çoğu zaman daha cazip geliyor. İşçi sınıfının 100 yılı aşkın sürede elde ettiği kazanımların büyük kısmı bir yılda elinden alındı, pandemi desteği adı altında devlet bankalarından faizle para satılıp borçlandırıldı, sadaka kültürü yaygınlaştı, bir araya gelememenin verdiği moral bozukluğu da eklenince her gün intihar haberleri alır hale geldik. İşsizlik öyle yakıcı hale geldi ki… Gün içinde sürekli birileri çalıştığım işyerine gelip işçi lazım mı, diye soruyor. Artık sektör seçme lüksü kalmadı, insanlarda ne iş olursa olsun yaparım düşüncesi hâkim.
Ece: Bu süreçte mobbing arttı, patronların işçiyi işsizlikle tehdit edip ağır koşullara zorlaması yaygınlaştı. Pandemiyi bahane olarak kullanan patronlar, işçilerin haklarını çok daha rahat gasp eder oldu. Pandemi, AKP iktidarının temsilcisi olduğu patron düzeni için sömürüyü katmerleyecek bir fırsat haline geldi. Bunun bir yönetememe krizinden çok, patronların işine geldiği gibi şekillendirilen bir süreç haline getirildiğini düşünüyorum. 2021 sezonunu turizm emekçileri olarak bir kısmımız hiç çalışamayarak geçireceğiz, bir kısmımız ise kısa süreli ve ağır koşullarda çalıştıktan sonra yine işsiz kalacağız.
“Güvenceli iş istiyoruz”
Turizm sektörü çalışanları olarak talepleriniz neler?
Ece: Çok net: En temel hakkımız olan çalışma hakkımızı istiyoruz. Güvenceli iş istiyoruz. İş olmadığı zamanlarda geçinmemiz için gereken destek sağlanmalı.
Şenol: Turizm emekçilerinin bu süreçte maruz kaldığı tüm haksızlıklar telafi edilmeli, edinilen borçları devletçe kapatılmalı ve bozulduysa banka, SGK nezdinde sicilleri temizlenmeli. Emekçiler açısından işsizlik ve yoksulluk salgın hastalıktan daha yakıcı ve derhal gerekli tüm önlemler alınmalı.
Bunlar için işçilerin tek kendini müdafaa silahı örgütlülük. Örgütsüz işçinin yıllarca ortaya koyduğu emeğin, yarattığı güzelliklerin nasıl da kolayca elinden alındığını, aslında hepimizin aynı gemide olmadığını bu salgınla daha net gördük. Tüm otel emekçilerini Patronların Ensesindeyiz Otel Emekçileri Dayanışma Ağı’na katılmaya çağırıyoruz.
Sayılarla turizm sektörü
Turizmdatabank’ın, Sosyal Güvenlik Kurumu verilerinden derlediği bilgilere göre; 2020 Ağustos ayında turizm sektöründe çalışanların sayısı yüzde 9.5 düşüşle 1.13 milyona geriledi. Hazırlanan Turizm İstihdam Raporu’nda, özellikle konaklama sektöründeki istihdam kaybının yüzde 23.7 olduğu belirtilerek, çalışan sayısının 434 binden 331 bin kişiye indiği vurgulandı. Toplam 118 bini aşan turizm istihdamı kaybının yüzde 87’sinin otellerde yaşanan düşüşten kaynaklandığı belirtildi.
Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) verileri de, turizm gelirinin 2021 Ocak, Şubat ve Mart aylarından oluşan birinci çeyrekte bir önceki yılın aynı çeyreğine göre yüzde 40.2 azalarak 2 milyar 452 milyon 213 bin dolar olduğunu gösteriyor. Turizm gelirinin (cep telefonu dolaşım ve marina hizmet harcamaları hariç) yüzde 68.8’i yabancı ziyaretçilerden, yüzde 31.2’si ise yurt dışında ikamet eden vatandaş ziyaretçilerden elde edildi.
Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın istatistiklerine göre ise, 2021 Ocak-Nisan arasında Türkiye’yi ziyaret eden turist sayısı, 3 milyon 480 bin 673 oldu. En çok ziyaretçi gönderen ülke sıralamasında Rusya Federasyonu yüzde 20.12 (552 048) ile birinci, İran yüzde 7.08 (194 384) ile ikinci, Ukrayna yüzde 6.82 (187 029) ile üçüncü sırada yer aldı. Onları, Almanya ve Bulgaristan izledi.
Bakanlığın verilerine göre, Türkiye’ye gelen turist sayısı pandeminin başladığı Mart 2020’de yüzde 67.83, Nisan 2020’de 99.26, Mayıs 2020’de 95.96 düştü. Bu, durum Mart 2021’e kadar devam ederken, verilerde 2021 Nisan’ında Türkiye’yi ziyaret eden yabancı sayısında geçen yılın aynı ayına göre yüzde 3162,18 artış olduğu da vurgulandı. Bakanlığın verilerinde üç yılda gelen turist karşılaştırmasına şu şekilde yer verildi: