MENÜ
ANA SAYFA
Pencereyi Kapat
Tiyatrodan midye kuyruğuna... Beşiktaş'ın gece hayatı - Atölye BİA

Tiyatrodan midye kuyruğuna… Beşiktaş’ın gece hayatı

Beyoğlu’ndaki değişim ve dönüşüm, Beşiktaş eğlence kültürünü daha da canlandırdı. İşte barlarından meyhanelerine, eğlenenlerinden çalışanlarına Beşiktaş’taki eğlence hayatı…

Rotamıza Beşiktaş Meydanı’ndan başlıyoruz. Saat altı olduğunda meydanda bir hareketlilik başlıyor. Gündüz vakti tek tük olan sokak satıcıları birden artıyor.

Kafamızı nereye çevirsek ya bir midyeci ya pilavcı, helvacı ya da kestaneciyle karşılaşıyoruz. Beşiktaş Kültür Merkezi’nin önünde yoğun bir kalabalık, muhtemelen tiyatro gösterisi için bekliyor. Üniversite öğrencilerinin çoğunlukta olduğu Beşiktaş, gençlerin buluşma noktası. Üçüncü nesil kahve dükkânlarının hepsinde gençler oturuyor.

Tiyatrodan midye kuyruğuna... Beşiktaş'ın gece hayatı - Atölye BİA

Daha önce görüşmek için anlaştığımız Limon Pub’ın sahibi Hakan Çelik, bize Beşiktaş’ın gece hayatını şu sözlerle anlatıyor: “Beşiktaş İstanbul’un gece hayatının kalbi. Beşiktaş’ın kültürü bira üzerinedir. Fakat Beşiktaş’ın bir yüzü daha var. Tarihi balıkçılar çarşısı ve meyhaneler.”

“Pazarlık yapmadan giren müşteri yok”

Tiyatrodan midye kuyruğuna... Beşiktaş'ın gece hayatı - Atölye BİA

*Murat Güçlü

Çelik’in anlattığı, İstanbulluların da çok iyi bildiği meyhanecilere gidiyoruz. Fazla değil, 10-12 dükkân var. Beşiktaş’ın en eski meyhanelerinden Hasbinin Yeri’nde garson olan Murat Güçlü, 10 yıldır bu sektörde. 11 yaşında bulaşıkçı olarak başladığı mesleğini 10 yıldır Beşiktaş’ta yapıyor.

Güçlü’ye işlerin nasıl gittiğini sorduğumuzda, “Pazarlık yapmadan içeri giren hiçbir müşteri yok” cevabını alıyoruz. Meyhanelere gençlerin çok gelmediğini söylüyor Güçlü, müdavimlerinin daha ziyade orta yaş üstü olduğunu belirterek, “Örneğin, her ayın 20’sinde İstanbul Erkek Lisesi mezunlarını ağırlıyoruz. Yaşları 60 ile 70 arasında. Onlar için birkaç masa birleştiriyoruz. Kaybettikleri arkadaşlarının fotoğrafı önüne de rakı bardağını bırakıyoruz” dedi.

“Kendimi savaşçı olarak görüyorum”

Meyhaneden sonra gençlerin daha çok takıldığı pubların olduğu sokağa ilerliyoruz. Kazan Sokak’ta bulunan pubta koruma olarak çalışan Mustafa Burak (38), kendini çocukluğundan beri bir ‘savaşçı’ olarak görüyor. Beşiktaş’ta eğlencenin en geç bittiği yerin bu sokak olduğunu söylüyor, “Beşiktaş Meydan’a 20-30 metre uzaklıkta olan bu sokağa genellikle üniversite öğrencileri geliyor. Sabah 05.00’e kadar eğlence DJ performansıyla sürüyor” diyor.

Sokağa girdiğimizde eğlenen üç genç kadınla karşılaşıyoruz, üçü de hemşire. Eğlenmek için neden Beşiktaş’ı tercih ettiklerini soruyoruz. Bize, “Burada kimse kimseyi taciz etmiyor, daha samimi, eğlenmek için asla Taksim’i tercih etmeyiz. Beşiktaş daha nezih bir ortam olduğu için kesinlikle her zaman burada takılıyoruz” cevabını veriyorlar. Saatler ilerlediğinde sokakta rap ve hareketli müziğin yerini doksanlar müziği alıyor ve sokağın atmosferi değişiyor. Gençler çalan her müziğe sesli bir şekilde eşlik ediyor.

“Nalburcunun yerini Pub aldı”

Tiyatrodan midye kuyruğuna... Beşiktaş'ın gece hayatı - Atölye BİA

Sokaktan çıktığımızda Beşiktaş heykelinin önünde birasını alıp içmeye orada devam eden insanlar olduğunu görüyoruz. Sessizce yanlarından geçip heykelin karşısındaki canlı müzik olan lokale giriyoruz. Lokalin sahibi bir emekli asker. Beşiktaş’ın nasıl değiştiğini şöyle anlatıyor:

“Ben 35 yıldır Beşiktaş’tayım. Konservatuvar mezunu çocuklarım ilgilensin diye burayı onlara açtım. Eskiden buralar hep çarşıydı, esnaftı. Karşımdaki pub halıcı, bir üst sokağımdaki pub ise eskiden bir nalbur dükkânıydı. Şimdi parası olan herkes Beşiktaş’a ilgiyi fırsat bilerek her yeri puba, birahaneye çevirdi. Bu işi bilmeyen adamların da mekân açması işi biraz kalitesizleştirdi. Mekânlar her ne kadar kalitesizleşse de buradaki gençlik her türlü eğlenmesini biliyor.”

Beşiktaş’ın çekim gücü…

Lokalden ayrılıp Akaretler’e doğru çıkıyoruz. Akaretler’de bir gastro pubta servis elemanı olan, grafik tasarım mezunu Nur ile karşılaşıyoruz. Ona göre, Beşiktaş’ın çekim gücü herkesin çok rahat olabildiği, birbirine kenetlendiği bir yer olmasından kaynaklanıyor. Akaretler’deki mekânların daha çok ‘elit’ ve beyaz yakalılara hitap ettiğini anlatıyor:

“Buranın aurası çok farklı, hele ki Beşiktaş maçlarının olduğu günlerde Çarşı grubunun enerjisi Beşiktaşlı olmayanı bile takımı destekler duruma getiriyor.”

“Yavaş yavaş korkuyu aşıyorlar”

Akaretler’in biraz daha yukarısına çıktığımızda ise Limoncello Club’e gidiyoruz. İşletme müdürü Cemil Acar (40), müşterilerinin rahatsız olmasını istemediği için fotoğraf çekmemize izin vermiyor. Ancak Akaretler’i ve Beşiktaş’ı şöyle anlatıyor:

“Buranın eğlence kültürü çok farklı, herkes öyle kafasına göre mekâna girip kimseyi rahatsız edemez. İstanbul kültürü var. İnsanlar kendini güvenli hissediyor. Akaretler, genelde orta yaşlı insanların uğrak yeri. Ama öğrenciye yönelik mekânlar da bulunuyor. İnsanların rahat eğlenmesi için bu işi bilen adamların yapması lazım. Ben 25 yıldır bu işin içindeyim. İnsanlar hala Reina olayından dolayı yılbaşında mekâna gidip eğlenmeye çekiniyor ama burası yavaş yavaş o korkuyu aşıyor.”

“Kendimi yabancı gibi hissediyorum”

Saatler ilerledikçe sokaklardan slow müzik sesleri geliyor. Artık gençler mekânlardan yavaş yavaş dağılıyor. Acıkan birkaç genç meydandaki bir pilavcıda karnını doyuruyor. Pilavcıyla konuşmaya başlıyoruz. 12 yaşından beri burada pilav sattığını, ilk önce zabıtalardan kaçan bir seyyar pilavcı olduğunu ama şimdi ruhsatlı kulübesi olduğunu söylüyor.

Tiyatrodan midye kuyruğuna... Beşiktaş'ın gece hayatı - Atölye BİA

25 yaşındaki Sinan, eskiden Beşiktaş’ın ortamının daha iyi olduğunu anlatıyor: “Ekonomik olarak işim arttı. Ama artık Beşiktaş’tan olmayan çok kişi geliyor. Eskiden herkesi tanırdım. Her geçenle mutlaka bir diyaloğumuz vardı. Ancak şu an çok farklı, tanımadığım birçok insan var. Kendimi artık yabancı gibi hissediyorum. Keşke Beşiktaş bir beş yıl önceki haline dönse diyorum.”

Bize ikram ettiği pilavı yedikten sonra yanından ayrılıyor, bu sefer bir sokak müzisyeninin notalarını takip ediyoruz. Müziği kesince hikâyesini dinlemek için hemen soru yöneltiyoruz. Onur, Beşiktaşlı, ritimli aletlerle müzik yapmayı seviyor. Beşiktaş sokaklarının çok keyifli ve renkli insanlardan oluştuğunu anlatıyor.

Tiyatrodan midye kuyruğuna... Beşiktaş'ın gece hayatı - Atölye BİA

O esnada yanımıza 12-15 yaşlarında bir çocuk yaklaşıyor. Onur’un enstrümanını çalmak istiyor, Onur da izin veriyor. Müzisyene gece hayatını soruyoruz.

Enstrümanı çalan çocuk birden duruyor. “Gece hayatını bana sorun çünkü ben sokakta yaşıyorum. Beşiktaş’ın gece hayatını en çok sokakta yaşayan bilir” diyor. Çocuğun bu çıkışına donup kalıyoruz. Ona yönelmemizi beklemeden kaçıp gidiyor. “Nereye gitti” diyoruz, bilen yok. Çocuğun karanlığa karışan koşuşu ve sözü aklımıza çakılı halde yolumuza devam ediyoruz.

Eğlence biterken yemek kuyrukları başlıyor

Balıkçılar Çarşısı’nın karşısında seyyar bir köftecide kalabalık olduğunu görüyoruz. Tüm gece eğlenen insanlar, eve gitmeden karınlarını doyurmak için sıra bekliyor. Onları geride bırakıp BKM’nin karşısındaki midyeci Mehmet’e uğruyoruz. Mehmet, Mardinli, beş yıl önce çalışmak için dayısının yanına İstanbul’a gelmiş. Herkesi İstanbul’a iten bir sebep vardır. Biz de Mehmet’inkini soruyoruz:

Tiyatrodan midye kuyruğuna... Beşiktaş'ın gece hayatı - Atölye BİA

“Başlık parası için” deyince inanmıyor, gülüyoruz. Sonra bu konuda ciddi olduğunu anlıyoruz. Mardin’de sevdiği bir kadın olduğunu, başlık parası için 15 bin istediklerini söylüyor. Şakayla karışık “Mehmet bırak bu işleri, evlenip ne yapacaksın?” diyoruz. “Olsun, başkası da olsa yine başlık parası biriktirmem lazım” diyor.

Mehmet’e yaşını soruyoruz. 18! Daha da şaşırıyoruz. Dayısı hemen söze atlıyor: “Çalışsın, başlık parasını biriktirsin şimdiden. Millet haklı. Birikimi olmayan adama niye kız versinler? O başlık parası olarak aldıkları para da onların ev eşyası için harcanıyor zaten.”

Masumca bize bakan Mehmet’e tebessüm ederek midyelerimizi yiyip artık Beşiktaş’tan ayrılma vaktimizin geldiğini anlıyoruz.

Midyeci dükkânının önünde bir vale

Tiyatrodan midye kuyruğuna... Beşiktaş'ın gece hayatı - Atölye BİA

Ortaköy istikametinden Beşiktaş meydana yürürken Midyeci Ahmet’in dükkânının önünden geçiyoruz. Fazlasıyla kalabalık, kapısında bekleyen vale ise bir midyeci için oldukça ilginç geliyor bize. Kumpirciler sokağına girdiğimizde sokağın boş olması ilgimizi çekiyor ve hemen bir kumpirciye işlerin durumunu soruyoruz.

Kışın gelmesi ve özellikle Arap turistlerin de ülkelerine dönmesiyle işlerinin azaldığını söylüyor. İstanbul’da son zamanlarda artan nargileci dükkânı furyasından Ortaköy de payını almış. En eskilerinden biri olan Zeliş adlı mekânda, 15 senedir çalışan Selahattin Narin müşterilerinin daha çok turistlerden oluştuğunu, üniversite öğrencilerinin uğramadığını söylüyor.

Saat epeyce geç olmuş. Hava hafif serin gözlerimizden uyku akıyor. Ancak Beşiktaş’ın hareketi hala sürüyor…

Akdeniz Üniversitesi Gazetecilik bölümü mezunu. BirGün gazetesinde staj yaptı. Aydın Doğan Vakfı’nın düzenlediği 28. Genç İletişimciler Yarışması’nda Mehmet Ali Birand özel ödülü kazandı. Vira Haber sitesinde içerik editörü olarak çalıştı. Atölye BİA 5-13 Aralık 2019 “Temel Gazetecilik Atölyesi” katılımcısı.

Erciyes Üniversitesi İletişim Fakültesi Gazetecilik bölümü mezunu. Cumhuriyet gazetesinde staj yaptı. Evrensel gazetesinde muhabir olarak çalıştıktan sonra Tele1’de televizyon editörü olarak çalıştı. Şu an Küçükçekmece Belediyesi’nde Sosyal Medya uzmanı olarak çalışıyor. Atölye BİA 5-13 Aralık 2019 “Temel Gazetecilik Atölyesi” katılımcısı.