“Tiyatro bölümü öğrencileri için bir cinayet”
“Okul, Konservatuar bölümünün 10 Ağustos’ta Kadıköy’den Tuzla’ya tanışınacağını duyurdu. Bizlere ve hocalara haber vermeden. 29 Ağustos’ta talebimiz üzerine rektör ve yardımcılarıyla yaptığımız toplantıdan da sonuç alamadık. Hocalarımız da yetenek sınavlarından çekildiğini duyurdu ancak değişen bir tutum olmadı. Çünkü bu kararların çoğu Mütevelli Heyet Başkanı Bekir Okan tarafından veriliyor ve rektör, rektör yardımcıları da bir noktadan sonra müdahale edemiyor.”
“Şu an Tuzla’da bize ayrılan yer hazır değil. Belki çatlaklar giderilir, boya yapılır ama kazan dairesinin ya da boruların nereye götürülebileceğini bilmiyoruz. Eğitim alacağımız yer -2.katta gözüküyor. Orada ders işlenmesi bile mümkün değil.”
“Konservatuvar olarak diğer bölümler gibi sabah 8 akşam 5 gibi bir ders programımız yok. Derslerden sonra bizim gece 00.00’a kadar okulda kalıp çalıştığımız zamanlar oluyor. Çoğu arkadaşımız Kadıköy’e yakın yerlerde oturuyor. Bu şekilde saat 17.00 olduktan sonra Tuzla’dan geri dönmemiz gerekiyor ve bu koşullarda oyun çıkarma ihtimalimiz bile yok. Tiyatro bölümü öğrencileri için cinayettir.”
Okan Tiyatro Öğrenci Dayanışması’ndan ismini vermek istemeyen bir öğrenci, Okan Üniversitesi’nin öğrencilere ve öğretim üyelerine danışmadan Konservatuar bölümünü, Kadıköy Hasanpaşa’dan Tuzla’ya taşımasına böyle tepki veriyor.
“- 2. katta eğitim”
Okan Tiyatro Öğrenci Dayanışması’ndan tiyatro bölümü öğrencisi ise yönetimin aldığı taşınma kararını tesadüfen öğrendiklerini söyledi: “Normalde Ağustos ayında yetenek sınavları oluyor. Bizim okuldan da görevli olarak katılan öğrenci arkadaşlarımız var. Onlar okulda ne yapılabilir, iş var mı diye okula ziyarete gittiklerinde güvenlikten öğreniyorlar. Duyunca çok şaşırdık. Sonrasında okulun web sitesine baktığımızda 10 Ağustos’ta –bizim de taşınma kararını öğrendiğimiz gün- bulunduğumuz binadaki tüm bölümlerin Tuzla’ya taşınacağına dair resmi bir bildiri yayınlandığını gördük. Bize mail yoluyla, bölüm başkanı tarafından ya da başka bir biçimde haber verilmedi.”
“Taşınma kararına dair bize sundukları bir gerekçe yok ancak web sitesinde tırnak içinde belirtilen ibarede ‘Öğrencilerin yoğun isteğine göre’ yazıyor. Biz diğer bölüm öğrencilerine de sorduk ancak kimsenin böyle bir isteği olmadığını öğrendik.”
Yönetimin aldığı taşınma kararını, sanat eğitiminin gerekliliklerini ve Yükseköğretim Kurumu’nun (YÖK) akademiye etkisini ise Okan Üniversitesi Konservatuvarı Tiyatro Bölümü hocalarından oyuncu Hasan Şahintürk ile konuştuk.
“Taşınmaya 1 hafta kala öğrendik”
Şahintürk, Okan Üniversitesi Tiyatro Bölümü’nün kurucu hocalarından. Şahintürk, taşınma kararını resmi bir yazıyla tebliğ edildiğinde öğrendiğini söyledi:
“Taşınma kararı sanıyorum çok ani gerçekleşmiş. Kimse bize ‘Bu binayı şöyle bir yere taşıyoruz. Bu eğitimler burada verilebilir mi?’ diye sormadı. Birisi bir karar vermiş. Okulun bölüm başkanı, müdürü ve diğer bölümlerdeki bölüm başkanı arkadaşlarımız bu kararı uygulanmasına bir hafta kala bir yazıyla öğrendi.”
İnsan emeğinin heba edilmesi
Şahintürk, Hasanpaşa’da içinde bulundukları binayı konservatuvara dönüştürebilmek için yıllarca çaba veren hocaların taşınma kararı alınırken dışarıda bırakılmasının doğru olmadığına dikkat çekti:
“Bu bina konservatuvar olarak kullanılsın diye yapılmış bir bina değildi zaten. Ama hayata, şehre yakın bir yerde olmasını istediğimiz için bu binada kalmakta inat ettik. En üst katta iki yüz kapasiteli, sandalyelerle izlenebilen bir seyir yeri, oyun yeri yarattık. Uygulama çalışmalarının yapılacağı tiyatro salonu yaptık. Sınıflar, müzik öğrencileri için bireysel çalışma odası haline getirildi. Ve aslında burası bir konservatuvarın kullanabileceği bir bina haline yeni yeni gelmeye başlamıştı. Tam biz ‘Oh! Kendimize ait bir binamız var. Konservatuvar artık bu binada, çevresini böyle değiştiririz, içini böyle değiştiririz’ derken bina da gitti.”
“’Şimdi gidip her şeye sıfırdan başlayın, bir başka binayı daha bu eğitimlere uygun hale getirmeniz gerek’ deniyor. Bu insan emeğini heba eden, insanın bir kurumla iletişim kurarken oluşturduğu bütün ilkeleri yıkan bir tutum.”
Hocalara sorulmuyor
Şahintürk, okulda bir kişinin aldığı kararların uygulandığını ve eğitimin nerede ve hangi mimari koşullarda yapılabileceğinin uzmanlara danışılmadığını belirtti:
“Biri karar alıyor. Alta taşıyor. Rektör var. Onun da en az dört yardımcısı var. Fakat bu insanların hiçbiri bu eğitimin hangi koşullarda yapılacağını bilmedikleri için o düşünce onaylanıyor, geçiyor ve uygulamaya giriyor. Fakat burada okul müdürüne söylense, o müzik bölümünün ve tiyatro bölümünün başkanlarıyla gidip bir toplantı talep etse ve bu eğitimin hangi koşullarda sağlıklı olarak gerçekleşebileceğini anlatabilse bütün bu sorunlar olmayacak.”
Üniversitenin ruhuna aykırı
Bu yaklaşımın yalnızca Okan Üniversitesi’nde olmadığını söyleyen Şahintürk, bunun Türkiye’de akademide içselleştirilmiş bir tutum olduğunu ifade etti:
“Türkiye’deki bütün üniversiteler YÖK denilen kuruma bağlı. YÖK, 12 Eylül 1980’de darbe yapan cuntacı insanların kurumlarından biri. YÖK’ün şemsiyesi altına giren bütün kurumlar ne yazık ki tek renkli, sesini kaybetmiş şeylere dönüştüler adeta. Bu üniversitenin dokusuna, ruhuna, kendi olma haline aykırı. Üniversitelerin özü olan şey çok sesliliktir. Üniversiteler o yüzden özerktir.”
“Üniversitenin sahibi bizleriz”
“Bu tekliğin ve birliğin her şeyi belirleme durumu, bütün ülke bu haldeyken Okan Üniversitesi’nin de başına geldi. Karar alınırken katmanlar atlandı. En üstteki insan karar verdi, “Buraya artık bu kadar kira ödemek, getirisi olmamasına rağmen maliyeti yüksek bölümleri burada tutmak istemiyorum” dedi. Çünkü eğitim alanında yatırım yapan insanlar, parasını büyütmek için madencilik, medya, inşaat alanında yatırım yapan insanlardan farklı insanlar değiller. Dolayısıyla buradaki hedef kar maksimizasyonu; paralarını büyütmek, daha çok kazanmak. Burada bizim başımıza gelen de bu.”
“Burayı kuran; yatırımcı, onun atadığı rektör ve yardımcıları değil, buranın sahibi buraya emek veren insanlar, biziz yani. Onlar sadece temsilcileri. Burayı var eden de biziz çünkü. Ve bizim bir konuşma hakkımız olmalı. Bu hakkı bize açmadılar.”
“İçeriye temiz hava girmiyor”
Okan Üniversitesi yönetimi tarafından Tuzla Yerleşkesi’ndeki bir binanın zemin altında iki katı ayrıldı. Mevcut şartları değerlendiren Şahintürk, kendilerine gösterilen yerin konservatuvar eğitimi için uygun koşulları sağlamadığını aktardı:
“Gittiğimiz yerde emin olun konservatuvar olarak düşünülüp tasarlanmış bir mimari yapı değil. Daha önce yapılmış bir kültür merkezi ve bu kültür merkezinin zemin altındaki iki katı. Burayı ne kadar düzenler, ne kadar yeniden ortaya çıkarırlarsa çıkarsınlar mimari açıdan bu iş için tasarlanıp yapılmamasından kaynaklı sorun olacaktır. Yani kot altında çalışmak, taze havayı içeri alamamak bir sorun. Bir cam açıp içeriye temiz hava alamıyorsanız bu eğitimleri oralarda yapmamalısınız. Yapamazsınız demeyeyim. Yapan çok çünkü.”
İstanbul Üniversitesi taşınması
2021 yılında İstanbul Üniversitesi Devlet Konservatuvarı’nın taşınma kararına değinen Şahintürk, konservatuvar olarak tasarlanmamış bir yere gidecek olmalarına tepki gösterildiğini hatırlattı:
“İstanbul Üniversitesi Konservatuvarı’nı taşıdılar, herkes tepki gösterdi. Çünkü çok haklılar; taşındıkları yer konservatuvar olarak tefriş edilmemiş bir yer. Zaten daha önceki okul diye girdikleri yer de hal binasıydı. İstanbul Sebze Meyve Haliydi orası ve oyunculuk eğitimi, müzik eğitimi verilebilecek bir yere dönüşmesi yıllar almıştı.”
“Öğrenciler zorlanacak”
Hasan Şahintürk, Tuzla’daki binanın mimari koşullarının sanat eğitimi verilmesinin uygun olmamasının yanı sıra şehir merkezine uzaklığının öğrenciler için yeni sorunlar yaratabileceğini belirtti:
“Çocukların o mesafeye motive olmaları, Kadıköy’e gelemedikleri zaman bile olurken oraya nasıl devam edebilecekleri konusunda kaygım var. Bir de İstanbul’da şu andaki ev kiraları, yaşama koşulları sebebiyle çok zorlanmaya başlayacaklar. Bu okul Hasanpaşa’da diye bu civarda evler tuttu çocuklar. Bu lokasyona yakın mesafelere geldiler. Şimdi bütün bu program görmezden geliyor. Bu çocuklar için de çok zor bir şey.”
“Sanatçı hayattan izole olmamalı”
Şahintürk üniversitelerin, özellikle konservatuvarların şehir merkezinde olması gerektiğini ve sanatçının toplumun içinde kalması gereken bir varlık olduğunu ifade etti: “Bütün malzemesini hayattan alan sanatçıların sokaktan izole olmaması gerek. Ve eğitimleri boyunca sokakla iletişim halinde olmalı. Bizim mesleki kriterlerimizden biri oyuncunun gözlem yeteneğinin olması. Bu gözlemi kampüste nasıl yapacağız?”
“Fransa’daki gibi, Almanya’daki gibi üniversitelerin şehrin içinde olması gerektiğini düşünüyorum. Neden? Çünkü etkileşimi arttırır. Sadece sana benzeyene bakarsan hiçbir şeyin değişmez. Senin nasıl biri olduğuna, senin değerlerine ihtiyacım var. Siz üniversiteyi tek renkli hale getirmeye çalıştıkça düşmanlık üretiyorsunuz.Renkliliği yok ediyorsunuz ve belli bir rengin içeriye girmemesine uğraşıyorsunuz. Hayır. Öyle bir yer değil akademi.”
Hasan Şahintürk hakkında
Anadolu Üniversitesi Devlet Konservatuvarı’ndan mezun olan tiyatrocu Hasan Şahintürk 1994 yılından beri akademide dersler veriyor. Okan Üniversitesi Tiyatro Bölümü’nün ders içeriklerini hazırlayan, YÖK’ten bölüm onayını alan kurucu hocalardan biri.