“Sokak hayvanlarının sorumluluğu yerel yönetimlerde”
Türkiye’de sokak hayvanları istismar, besine ulaşma güçlükleri, sınırlı barınma alanları gibi sorunlarla karşı karşıya. Belediyeler bu noktada canlıların yaşamını kolaylaştıran, bakım ve rehabilitasyonuyla ilgilenen; acil durumlarda ise ilk başvurulacak kurum olarak görev alıyor.
Yasaya göre, belediyelerin sokak hayvanlarına dair esas görevleri kuduz ve iç dış parazit aşılama; bakım, tedavi, beslenme ve popülasyonun kontrol altına alınması için kısırlaştırma çalışmalarını yürütmek. Gönüllü hayvan severlerle iş birliği içerisinde çalışan belediyeler, hayvan sahiplendirmeyle de ilgileniyor, ancak bu yasal bir zorunluluk değil.
5199 sayılı Hayvanları Koruma Kanunu’nun mevcut hali de belediye veterinerliklerini sokak hayvanları için kritik görev tanımlıyor. Hayvan hakları tartışmalarının devam ettiği bugünlerde Beşiktaş, Esenyurt, Çatalca ve Şişli Belediyeleri bianet’e yaptıkları çalışmaları anlattı.
“Sahiplendirebildiğini sahiplendir”
Şişli Belediyesi Veteriner İşleri’nden Halkla İlişkiler Sorumlusu Ege Sakin’e göre, yerel yönetimlerin en kritik görevi sahiplendirme. Hayvanları, özellikle köpekleri doğru kişiye ve yuvaya sahiplendirme, hayvanların sokaklara geri dönmemesi için en önemli eşik. Sakin, sahiplendirme konusunda doğru kişiyi seçmenin önemini şöyle vurguluyor:
“Bir insanın evini bir hayvanla paylaşma niyetine girmiş olması çok önemli. O kişiye uygun olmayan hayvanı sırf sahiplendirmek için verdiğinizde bu kişinin başka hayvanlara da kapısını kapatmasına neden olabilirsiniz.”
Bölgesel çalışmalarla kalıcı bir çözüme ulaşılamayacağını belirten Esenyurt Belediyesi Veteriner İşleri Müdürü İbrahim Halil Çalış, sahiplendirme ve kısırlaştırmanın en önemli çözüm yöntemleri olduğunu söylüyor. Esenyurt’taki tesislerinde geniş bir alanda yürüme engelli, gözünü kaybetmiş; sokakta diğer canlılarla yaşamını idame ettirmesi güç hayvanlar için ayrılmış bir barınak bulunuyor. Barınakta yoğunluk olarak köpekler yer alırken tavşan, kuş ve kediler için de alan var. Belediye barınakları sokak hayvanları için tedavi sonrası bakım alanı ve engelli hayvanların da barınma alanı olarak öne çıkıyor.
Toplumsal hayatın resmi parçaları
5199 sayılı Hayvanları Koruma Kanunu’nun 6. maddesi, tedavisi yapılan sokak hayvanlarının alındığı yere geri bırakılmasını gerektiriyor. Yani sokak hayvanları toplumsal hayatın resmi olarak da bir parçası. Belediyeler tedavi için alınan sokak hayvanını alındığı ortama geri bırakmakla yükümlü. Sadece bölgedeki diğer canlıların düzenini bozması, sonradan bırakılmış olması veya besine ulaşım sağlayamıyor olması durumlarında yer değişikliği yapılabiliyor.
Çatalca Belediyesi Sağlık İşleri Müdürü Yunus Çalışkan, ormanlık alana açılan Çatalca Belediyesi’nin sıklıkla toplu hayvan bırakma ile karşılaştığını belirtiyor. Ormana bırakılan köpekler ile popülasyon kontrolsüz biçimde artarken, yeri değiştirilen hayvanlar adaptasyon sorunu yaşıyor. Çalışkan, mevcut yasada belirtilmesine rağmen canlıların yerinin değiştirilmesini acil çözüm gerektiren bir sorun olarak değerlendiriyor. Çünkü yerleri değiştirilen, tabiri caizse ormanlık alana atılan hayvanlar için bir yaptırım uygulanmıyor.
Çatalca Belediyesi’nin veterinerlik hizmetleri ise henüz büyük bir tesisi bulunmadığı için sekteye uğramış durumda. 2021 yılı Mayıs ayına kadar 82 kısırlaştırma yapıldığı belirtiliyor.
Kedilerin sayısı bilinmiyor
Sokak hayvanlarına dair, sorunlar ve çözümler genellikle köpekler üzerinden tanımlanıyor, ancak sürekli hareket halinde olan kedilerin sayısı bilinmiyor. Ege Sakin, sadece Şişli’deki kedi sayısının tahmini olarak 10 bini bulduğunu ifade ediyor. Popülasyonun kısırlaştırma çalışmaları ile kontrolü sağlanmaya çalışılsa da hayvanların ameliyat sonrası dönemde de takip edilmesi gerekiyor. Yoğunluk sebebiyle bazı dönemlerde kapasitenin üstüne çıkmak zorunda olduğu belirtiliyor.
Hızlı üreyen ve kısırlaştırılamayan kediler hem yemek bulma hem de sağlıklı bir ortamda yaşama hakkına sahip olamıyor. Beşiktaş Belediyesi Veteriner İşleri Müdürü Tolga Akyıldız, kedilerin kısırlaştırılmasının yeterli alan olmamasından dolayı aksadığını ifade ediyor. Akyıldız, ayrıca, hızlı popülasyon artışını mevsimsel adet döngüsünün bozulmasıyla açıklıyor:
“Mart kediler için çiftleşme ayıdır ama Kasım’da, Aralık’ta yavru görebiliyoruz. Bunun etkeninin araştırılması gerekiyor. Bence mama kaynaklı hormon dengesizliği yaşıyorlar. Tek çözüm kısırlaştırma fakat sonrasında nerede kalacakları problemi çözülemez hale geldi. Devasa binalar inşa etmemiz gerekiyor ki problemi çözebilelim.”
Hayvanların Türk Ceza Kanunu kapsamında değerlendirilmesi 5199 Hayvan Hakları Yasası değişikliği taleplerinden biri olarak vurgulanıyor. Mevcut yasada Kabahatler Kanunu kapsamında değerlendirilen hayvan hakları ihlalleri failin hapis cezası almasını engelliyor. Yeni yasa değişikliği ile sokak hayvanlarının Türk Ceza Kanunu ile değerlendirilmesi belediyeler tarafından bir çözüm olarak nitelendiriliyor.
“Yeni yasa belli bir standart getirecek”
Tolga Akyıldız, yeni yasa ile belli bir standardın sağlanması gerektiğini vurguluyor. Saldırgan köpek meselesine değinen Akyıldız, kuduz şüphesi olan ısırma vakalarının canlı sağlığını tehlikeye attığını söylüyor: “Isırık vakaları kuduz şüphelidir. Belediye olarak köpeği 10 gün takibe almamız gerekiyor ki ısırılan kişi kuduz mu değil mi öğrenelim. Kuduz şüphesinde insansa insanı, köpekse köpeği, kediyse kediyi karantinaya alırsınız. Yeni yasa ile bu konu ayrıntılı şekilde yazılmalı.”
Belediyeler hayvanları koruma konusunda toplumsal bilinç oluşturmanın hak ihlallerini önlemek için önemli olduğunu söylüyor. Ege Sakin eğitimin önemini şu sözlerle ifade ediyor: “Bana göre belediyenin en önemli faaliyeti yaptığı eğitimlerdir. Kırığı tedavi edersiniz ertesi gün başka bir vaka tekrarlanır ama çocuğa korumayı öğretirseniz olayı kökünden çözersiniz.” Ancak ilkokul ve ortaokullarda çeşitli etkinlikler düzenleyen belediyeler pandemi sebebiyle bu eğitimlere ara vermiş durumda.
Hayvanseverler sürecin önemli bir parçası
Belediyeler hayvanseverlerle iş birliği içerisinde çalışmalarını sürdürüyor. Kartal Belediyesi’nde gönüllü besleme yapan Ayşenur Bozdaş ve Fatih Belediyesi’nden köpek sahiplenen Batuhan Kaşifoğlu da belediyelerin veterinerlik faaliyetlerini anlattı.
Yedikule Barınağı’ndan köpek sahiplenen Batuhan Kaşifoğlu süreci şöyle anlatıyor: “Sosyal medyadan köpeği gördükten sonra randevu alıp barınağa gittik. Çalışanlar hayvanın kalacağı yerin fotoğraflarını istiyor. Hayvan yalnız kalacak mı kalmayacak mı onu denetliyorlar. Sahiplenirken bir form dolduruluyor. Orada yaşamsal faaliyetlerini gerektiren her işlemi yapacağını, veterinere götüreceğini, aşıları gelince yaptıracağını taahhüt ediyorsun. Bunlardan emin olmak istiyorlar. Sahiplendirmeden sonra da belediye görüntülü arama ve ziyaretlerle köpeğin takibini yapıyor.”
Kartal Belediyesi’nde 5 yıldır besleme gönüllüsü olan Ayşenur Bozdaş kısırlaştırma çalışmalarını vurgulayarak popülasyonun kontrol altına alınması gerektiğini belirtiyor: “Kısırlaştırma hayvanın meme kanseri, rahim kanseri gibi hastalıklara yakalanmaması için önemli. Bunun yanında nüfus planlaması için kısırlaştırma yapılmalı. Zaten halihazırda çok fazla hayvan var; onlara çok güzel alanlar bırakmadık. Betonlar arasında yaşamaya çalışıyorlar. Bir yıl içinde 10 fazla hayvan gömdüğümü hatırlıyorum. Çok fazla ölüm oluyor. Hayvanlar 5 ayı göremeden araba kazası, köpek saldırısı, viral hastalıklar gibi etkenler sebebiyle ölüyor.”
Sorunlar nasıl çözülür?
Ayşenur Bozdaş yeni yasa tasarısında konuşulan evdeki hayvan sayısının sınırlandırılmasını olumsuz olarak değerlendiriyor. Bozdaş, evini sokak hayvanlarına açanların az olduğunu belirtirken; sirkülasyonun yoğun olduğu evlerdeki sayı sınırlamasının hayvanları zor durumda bırakacağını ifade ediyor.
Batuhan Kaşifoğlu ise yeni yasa tasarısında keyfi şiddet uygulayan ve hayvanları terk eden kişilere yaptırım uygulanması gerektiğini söylüyor. Bunun yanında, belediyelerin önemli bir sorununun bütçe olduğunu ifade ederek ödeneklerin arttırılması gerektiğini sözlerine ekliyor.