“Roman çocuk ve gençler için sürdürülebilir politika gerek”
Avrupa Birliği (AB) ve Roman Eğitim Fonu (REF) tarafından finanse edilen “Avrupa Birliği Bölgesel Aksiyonu: Batı Balkanlar ve Türkiye’de Eğitime Devam Eden Roman Çocuklar ve Roman Gençler İçin Eğitim Fırsatlarının Arttırılması” projesi kapsamında sürdürülebilir bir politika oluşturma amacıyla Türkiye’de birçok kamu kurumu, yerel yönetim ve sivil toplum kuruluşu, REF’in düzenlediği “ulusal politika etkinliği”nde bir araya geldi.
COVID-19 pandemisiyle birlikte artan yoksulluk ve devam eden eğitim, barınma, nefret söylemleri gibi birçok problemin gölgesinde Roman çocukların karşılaştığı zorluklar ve fırsatların konuşulduğu toplantıda, ulusal ve uluslararası platformlardan çok sayıda katılımcı buluştu. İki oturum şeklinde düzenlenen toplantının ilk oturumunda AB Türkiye Delegasyonu Ekonomik ve Sosyal Kalkınma Bölüm Başkanı Angel Gutierrez Hidalgo ve Roman Eğitim Fonu Direktörü Redjepali Chupi yer aldı.
Toplantının ikinci oturumunda ise Roman Eğitim Fonu Türkiye Temsilcisi Serkan Baysak’ın oturum başkanlığında, REF RARE Okul Öncesi Proje Yöneticisi Fatoş Kaytan, REF RARE Lise ve Üniversite Proje Yöneticisi Tuba Akın, AB Türkiye Delegasyonu Program Yöneticisi Mehmet Caner Demir, ROMACTED Proje Yetkilisi Defne Acar, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı Temsilcisi Ömer Turan Mazgal ve Milli Eğitim Bakanlığı Temsilcisi Fatih Kaynar yer aldı.
“Yaşanan zorluklar gözardı edilemez”
Redjepali Chupi, Roman Eğitim Fonu olarak Avrupa’da 16 farklı ülkede destekledikleri Roman öğrencilerin COVID-19 pandemisi sürecinde yaşadığı zorlukları ve pandemi sonrasında eğitime erişimde yaşanan problemlerin öncelikli ve ciddi bir şekilde değerlendirilmesi gerektiğini belirtti:
“50 yıldır Romanlar ile diğer toplumlar arasında eğitimde alınan sonuçlarda açığın ortadan kaldırılması ve eğitimin niteliğinin artması için çaba gösteriyoruz. COVID-19 ile birlikte Roman toplumunun yaşadığı zorlukları çok yakından takip ettik. Bu süreç içerisinde bazı fonları kullanarak Roman çocukların eğitimden geri kalmamaları için özellikle dijital öğrenme anlamında öğrencileri desteklemeye çalıştık. Bütün öğrencilerimiz için durumu kolay bir hale getirmeye çalışsak da hala birtakım iyileştirmelere ihtiyaç duyuluyor. COVID-19 sonrasında eğitimde yaşanan zorluklar, yetkili kurumlar tarafından ciddi bir şekilde ele alınmalı ve cinsiyet eşitliği odak noktası olmalı. Bu amaçla yapılan girişimlerde ve organizasyonlarda kamu kurumlarının, yerel yönetimlerin, özel sektörün ve sivil toplum kuruluşlarının iş birliğine ihtiyaç duyuluyor.”
Redjepali Chupi, geride kalan süreç içerisinde 2017 yılından itibaren Roman çocuklara ve ailelerine verilen desteği şöyle açıkladı:
“Roman öğrencileri ve ailelerini günlük yaptığımız faaliyetlerle birlikte 2017 yılından beri destekliyoruz. RMUSP’da yapılan çalışmaların yanı sıra burada 450 Roman öğrenci eğitim görüyor. 160 kadar çocuk okul öncesi eğitime ve ilkokula devam ediyor ve 160 aileye mentörlük sağlanıyor. Lise düzeyinde yer alan 84 öğrenciye burs ve mentörlük, üniversite düzeyinde 20 öğrenciye burs ve mentörlük hizmeti veriyoruz.”
“İmkanlara erişimde sıkıntılar yaşanıyor”
AB Türkiye Delegasyonu Ekonomik ve Sosyal Kalkınma Bölüm Başkanı Angel Gutierrez, eğitim ve istihdama erişim gibi en temel hakları ülkelerin vatandaşlarına sağlaması gerektiği belirterek Roman öğrencilerin eğitimde yaşadığı zorlukları şu şekilde belirtti:
“Konut anlamında, istihdam anlamında sosyal hizmetlere erişim anlamında Roman toplumunun yaşadığı zorlukların farkındayız. Özellikle Roman öğrencilerin eğitimde karşılaştığı fırsat eşitsizliği ve eğitime erişimde boşlukların olduğunu belirtmek istiyorum. Geride kalan yıllar içerisinde Roman toplumu en çok etkilenen toplumlardan biri oldu.
“Özellikle yoksul kesimler bunun olumsuz etkilerini ciddi bir şekilde gördü. Roman çocukların okula katılımları, eğitime erişimleri ve temel haklara ulaşımı anlamında çok zorluk yaşadıklarını biliyoruz. Bu anlamda geride kalan süreçte çok ön plana çıktığı gibi dijital araçlara erişim ve yine okulların sunduğu imkanlara erişim konusunda sıkıntılar yaşanmaktadır. 2007 yılından beri üye devletlerle birlikte Türkiye’de yürüttüğümüz çalışmalar kapsamında eğitim en önemli başlıklardan biri oldu.”
“Türkiye’de eğitim ücretsiz değil”
REF RARE Okul Öncesi Proje Yönetici Fatoş Kaytan, okul öncesi eğitime katılımda aileleri etkileyen sosyal çevre faktörlerini yapmış oldukları proje kapsamında şu şekilde belirtti:
“Covid-19 döneminde projeyi uygularken ailelerin ekonomik bir çöküş yaşadığını biliyorduk. Roman mahallerinde çocuk işçiliği ve erken yaşta evlilik oranları bildiğimiz üzere yüksektir. Bunun durumun sebepleri ailelerden aldığımız geri bildirimlere göre öncelikli durum ekonomik kaynaklı olduğu görülüyor. Her ne kadar Türkiye’de eğitim ücretsiz gibi görünse de okula kaydolan Roman bir öğrencinin defteri, boya kalemi vb. malzemeleri aileler için yüklü bir masraf olabiliyor.”
“Bunun bir diğer sebebi ise okullarda ayrımcı tutumlar sergilenmesi. Kuşak farklılığı nedeniyle öğrencilerin beklentileri ile ailelerin beklentileri birbirini karşılamaması sonucu iletişim kopukluğu oluyor ve bu da eğitime devamlılığı zorluyor. Bunların yanı sıra toplumsal önyargılar, akran zorbalığı ve eğitimcilerin ön yargıları da neden olabiliyor.”
“Roman çocukların yüzde 68’i eğitimi terk ediyor”
AB Türkiye Delegasyonu Program Yöneticisi Mehmet Caner Demir, eğitime devam edemeyen Roman çocukların başlıca nedenlerinin ekonomik durumları ve ayrımcılık kaynaklı olduğunu söyledi:
“SİROMA projesi kapsamında eğitime devam edemeyen çocuklara ya da ailelere bunun nedenini sorduğumuzda %34’ünün maddi yoksunluk olarak cevap verdiğini gördük. Yine başka bir yüzde 34’ünün ise kitap, ulaşım, harç vb. masraflar çok yüklü olduğu için devam edemiyorum cevabını verdiler. Genel olarak bakıldığında yüszde 68’inin maddi nedenlerden dolayı eğitimi bıraktığını görüyoruz. Tabi bu veriler Covid-19 öncesinde elde edilen veriler olduğunun altını çizmeliyim. Dolayısıyla REF RARE bursları gibi programların günümüzde her aşamada arttırılması, maddi yükün azalması için çok önemli bir hale gelmektedir.”
Dezavantajlı gruplarda eğitim çalışmaları
Millî Eğitim Bakanlığı temsilcisi Fatih Kaynar, eğitim ile ilgili çalışmalarda tüm yatırımların erken çocukluk dönemine yapılması gerektiğini hızlı çözümler ve yatırımın karşılığını verdiğini aktardı:
“Eğitime devamlılığın azalmasında ana nedeni sosyo-ekonomik unsurlardan kaynaklandığı net bir şekilde görülmektedir. Elbette ki bizim de kurum olarak farkındalık, ayrımcılık gibi konularda yapmamız gerekenler var. Yapılacak her çalışma erken çocukluk döneminden başlaması gerektiğini düşünüyorum. Bugüne kadar yapmış olduğumuz araştırmalarda erken çocukluk eğitimine yapılan yatırımlar kısa ve uzun vadede daha çok karşılık veriyor. Yaklaşık 12 kat karşılık bulduğumuz erken çocukluk eğitimi yatırımları, ilkokulda okuma yazma, lise eğitim hayatı ve hatta akademik hayatına katkı verdiği yönünde elimizde olumlu bulgularda mevcuttur. Çocukların eğitim hayatlarına adaptasyonunu sağlamak adına klasik erken çocukluk eğitimi yerine farklı modellerde denemeler yapıp çıktılarını almamız gerekir. Bu modeller oyuncak kütüphanesi, anne çocuk eğitim merkezleri şeklinde olmalı ve sürdürülebilirlik ilkesiyle birlikte kapsayıcı olması gerekmektedir.”