MENÜ
ANA SAYFA
Pencereyi Kapat
"İdareciler bütün sorumlulukları bize yüklüyor" - Atölye BİA
Eğitim
10 Kasım 2020
Eğitim
10 Kasım 2020

“İdareciler bütün sorumlulukları bize yüklüyor”

Okuma Süresi: 2 dk
Koronavirüs salgını, yaşamlarımızı ve çalışma alışkanlıklarımızı değiştirdi. Ekimde başlayan uzaktan eğitim, kademeli olarak sınıflarda da sürüyor. Öğretmenler, artan sorumlulukları nedeniyle yorgun.

Türkiye’de eğitim sistemindeki sorunlar koronavirüs salgınıyla birlikte arttı.

Uzaktan eğitime ulaşamayan öğrenciler, derse katılmayan çocukların takibi, velileri bilgilendirme, internet başındaki çocukların dikkatlerini diri tutma çabası, ders programı planlama…

Birçok öğretmen, bu süreçte alıştıkları yüz yüze iletişimin dışına çıkıp farklı yöntemlerle öğrencilere faydalı olmaya çalışıyor. Bu süreç onlar için hiç de kolay geçmiyor.

Milli Eğitim Bakanlığı (MEB), yeterli önlem almadığı ve etkili çalışmadığı gerekçesiyle eleştiriliyor.

Salgın sürecinde uzaktan eğitim veren öğretmenlerin yaşadıklarıyla ilgili bir anket yaptık. İstanbul, Gaziantep, Düzce, Diyarbakır, Mardin ve Şanlıurfa’dan 25 öğretmenle konuştuk.

Öğretmenlerin yanıtlarından ortaya çıkan sonuçlar şöyle:

* Sistemi tanımamak

İlk defa deneyimlediğimiz bu yeni sisteme adaptasyon problemi yaşıyoruz. Seminerde bize gösterilmeyen bu sistemde nasıl ders vereceğimiz, ne yapacağımız konusu bizim için çok yeni. Üstelik sistemde teknik sıkıntılar, kopukluklar oluyor.

* Evlerde yeterli donanımın bulunmaması

Bazı öğrencilerin evlerinde internet bağlantısı yok. Birçok çocuğun evinde bilgisayar, tablet veya akıllı telefon bulunmuyor. Bazıları da kardeşleriyle ortak kullandıkları için sırayla derslere girmek zorunda kalıyor, bu da dersleri kaçırmalarına neden oluyor. Bizlere de bilgisayar, tablet gibi teknolojik destek sağlanmıyor.

* Öğrencilerin dersi anlayıp anlamadıklarını bilememek

Yüz yüze iletişim olmadığı için çocukların dersi anladıklarını ya da anlayamadıklarını göremiyoruz. Öğrenciler, derslerde tepkisiz kaldığından kimin dinleyip dinlemediğini de bilemiyoruz. Uygulamalı olarak öğreteceğimiz konuları, teorik olarak anlatıp geçmek zorunda kalıyoruz. Bu, öğrenciler için yetersiz.

* Çocukların derslere katılmaması

Tüm zorluklarla derslere hazırlanıyoruz ancak çok az öğrenci katılıyor. Bunu görünce ister istemez moralimiz bozuluyor. Bu da verimimizi düşürüyor. Velileri arayıp çocuklarının neden katılmadıklarını sormak için ayrıca mesai harcıyoruz.

* Günlük ders programları

Bazı okullarda sabit haftalık ders programı veriliyor. Kiminde de ders programları günlük olarak iletiliyor. Hatta programların dersten önceki akşam yollandığı oluyor. Bazen dersler de akşam saatlerine kadar devam ettiğinden sonraki günün programına hazırlanmakta zorluk çekiyoruz.

* Ders anlatma ortamları

Ders verirken sessiz ortama ihtiyaç duyuyoruz ancak evde bunu yakalamak biraz zor oluyor.

* Aynı anda ebeveyn ve öğretmen olmak

Kendi çocuklarımız da uzaktan eğitim nedeniyle evde, pandemi yüzünden baktıracak kişi bulmakta da zorlanıyoruz. Bir yandan ders anlatırken bir yandan da onlarla ilgilenmek zorunda kalıyoruz.

* Yöneticilerin tavırları

Bu süreçte idareciler, bütün sorumlulukları bize yüklüyor. Çoğu idareci destek olmak yerine işlerimizi daha da zorlaştırıyor.

Öğretmenlere ne sorduk?

– Evde bilgisayarınız var mı? Derslerinizi nasıl anlatıyorsunuz?

– Ders anlatırken karşılaştığınız zorluklar neler?

– Ortamınız ders anlatmaya müsait mi?

– Derslere öğrencilerin katılım oranı nasıl?

– Ailelerin ve öğrencilerin, öğretmenlere tavırları nasıl ?

– Bilgisayarı, tableti veya telefonu olmayan öğrencilere için ne yapılıyor?

– Bu süreçte yaşadığınız olumsuzluklar neler?

Arapça Öğretmenliği mezunu. Yeni Yüzyıl Üniversitesi Yeni Medya ve Gazetecilik öğrencisi. Atölye BİA 19 Ekim-2 Kasım “Temel Gazetecilik Atölyesi” katılımcısı.