Ambargonun göçe zorladığı hayatlar: İranlı ressam Areş Golzarî
ABD, 1979’da ve 2000’de olmak üzere İran’a iki kez ambargo uyguladı. Bu yıllar boyunca İran’ın ekonomik yapısında ciddi sorunlar oluştu.
Özellikle ABD’nin İran ile 2015’te imzalanan nükleer anlaşmasından tek taraflı çekilmesiyle 8 Mayıs 2018‘de başlayan süreç bugün İran’a yönelik yaptırımları eskisinden de sert bir uygulamayla geri getirdi.
Ülkedeki ekonomik koşulların zorluğunun yanı sıra 1979 İran İslam Devrimi sonrası oluşan siyasi kültürel ortamın baskıcılığı ülkenin yurtdışına göç vermesini artırıyor.
Türkiye’ye 8 yıl önce gelen İranlı ressam Areş Golzari onlardan biri. Areş Golzari ile Türkiye’de İranlı ressam olmak üzerine konuştuk.
Türkiye’ye niçin geldiniz? Hayatınızı nasıl idame ettiriyorsunuz?
Türkiye’ye ekonomik sebeplerden dolayı geldim. 1979 İslam Devrimi sonrasında batılı güçlerce uygulanan ambargonun sebep olduğu işsizlik, yüksek enflasyon hayatı bitirme noktasına geldi. Hükümetlerce uygulanan ekonomik paketler söz konusu ekonomik savaşa karşı kesin bir galibiyet sağlamış değil. Durum böyle olunca halk açlık ve sefaletle baş başa kalıyor. Ben sadece resim yaparak geçimimi sağlıyorum. Emeğimin karşılığını tam anlamıyla alamıyorum. Çünkü sanat üzerinde sömürücü bir sistem hakim ve her alanda emek hırsızları var.
Ülke seçimi konusunda neden Türkiye’de karar kıldınız? Burada kalmaya devam edecek misiniz?
Avrupa’ya geçiş rotasında köprü konumunda olduğu için herkesin ilk durağı Türkiye’dir. Türkiye’de kalarak sanatsal çalışmalarıma ve eğitimime devam etmek istiyorum. Eğitim ve gelişim imkanı bulamadığım durum karşısında Avrupa gidebilirim çünkü ben sanatçıyım durağan olamam sürekli gelişen ve bu doğrultuda toplumu geliştiren bir gayem olmalı.
Ressamlığa kaç yaşınızdayken başladınız ? Başlamanıza kim/kimler vesile oldu ?
Ressamlığa 15 yaşımda başladım (20 sene oldu) bu sebeple geç başladığım söylenebilir. Ressam olmam da ki en büyük ilham kaynağım yakın zamanda vefat eden ressam babam Muhammed Reza Golzari’dir. Babamın renkleri karıştırarak fırça darbeleri suretiyle boş kağıt üzerinde ortaya koyduğu çalışmalar ilkin bende hayran ve şaşkınlığa sebep olurken ileri ki yaşlarımda ona rakip bir edayla okul defterimin üzerinde çocukvari boyamalar yapardım, bu onun da çok hoşuna giderdi.
Babanızın sanatçı oluşu eğitim hayatınıza nasıl bir etkisi oldu?
Babamın sanatçı olması öğretmenlerim tarafından benden olağanüstü başarı beklentisine sebep oldu. Arkadaşlarımın okul duvarlarına yaptığı karalamalar okul yönetimi tarafından sert disiplin cezalarıyla karşılık bulurdu. Benim haylazlığıma dair yaklaşımları çok farklıydı yaptığım karalamalar ilgi görürdü, yumuşak ses tonlarıyla çalışmalarımın kağıt üzerinden yapmam gerektiğine dair teşvik edici uyarılar alırdım.
Babanızdan aldığını eğitim dışında bu alanda akademik bir eğitim aldınız mı? Üniversitede hangi bölümde okudunuz?
Babam dışında ressamlığa dair hiçbir üstadtan eğitim almadım. Üniversite eğitimimi Isfahan’da ki Azad Üniversitesi’nin Gıda Mühendisliği Bölümü’nde aldım. Türkiye’de sanat alanında yüksek lisans yapmak gibi bir düşüncem var. Var olan yeteneğimi akademik düsturlarla taçlandırmak istiyorum.
Bu mesleğe dair en büyük hayaliniz nedir?
En büyük hayalim ressam adaylarını yetiştirebileceğim رنگ زندگی (Hayatın Rengi ) isminde bir atölye açmak ve ömrümün sonuna kadar orada renklerin mirasını gelecek kuşaklara devretmektir. Bu benim için vazgeçemeyeceğim bir hayaldir aksi durumda babama karşı vefasızlık yaptığım kanaatinde olacağım.
Ressam olmanın maliyeti konusunda İran ve Türkiye’yi karşılaştırabilir misiniz ?
Bir tablonun maliyeti iki ülke arasında ki farkta uçurum var diyebiliriz. Çünkü kullandığımız boyalar İran pazarında çok pahalı ve çeşitlilik seçeneği yok durumda. Türkiye’de ise boyalar ucuz ve birçok marka ve kalitede çeşitliliği mevcut.
İki ülkenin halkları arasında sanatsal bir karşılaştırma yapabilir misiniz?
Bu karşılaştırmayı yapabilmek için sanatın birçok kolunu iyi derece bilmek ve eleştiri yapabilecek konuma gelmek gerek . Ben bu olgunluğu kendimde göremiyorum ama şunu diyebilirim ki İran Türkleri, Türkiye’deki Türklerden daha sanata değer veren ve sanatla uğraşmayı seven bir kesim. İran Kürdistanı’nı anlatmaya gerek yok zaten Cumhurbaşkanlığı nezdinde yapılan ziyarette İran müziğinin beşiğinin Kürtler olduğu gerçeği dile getirildi. Özellikle Yaresan Kürtleri için sanat adeta hayatın kendisi, uzak durmak ölüm demek.
Muhammed Reza Golzari ile Newroz Bayramlaşması
Areş Golzari’nin babası ve üstadı Muhammed Reza Golzari’yi yakın zamanda kaybettik. Kendisiyle 2018 yılının Newroz bayramını kutlamıştık. Newroz bayramını her halk kendi karakteristik ve mitolojik özelliğine göre kutluyor. Newroz Bayramını kutlayan halklardan Kürtler meydanlarda toplanarak şarkılar eşliğinde halaylarla Demirci Kawa’nın mücadeleci ruhunu ortaya koyarken, Persler ise evlerinde Haft Sin (7 S sofrası) hazırlarlar. Newroz sofrası denilen bu sofrada S harfiyle başlayan 7 madde bulundurulur ve her birinin mitolojik anlamı vardır. Dini çeşitliliğe göre sofrada Kur’an-ı Kerim veya Avesta da bulundurulur.