Adil kahve: Keçi Geçti Kolektifi
“Kahve müttefikinizdir ve yazmak bir süre sonra sorun olmaktan çıkmaya başlar.” – Honore De Balzac
Tarihin vazgeçilmezlerinden lezzetlerinden biridir kahve. Sadece kültürel bir öge değil, kahve artık bir sosyalleşme aracı. Tam da bu nedenle, kahvenin pazar payı her geçen dakika büyüyor.
Rakamlara göre, kafeler ve kahve servis edilen noktalar hariç, perakende kahve pazarı bir önceki yıla göre yüzde 29 büyümeyle 3 milyar lirayı aşmış durumda. Türkiye’nin ilk adil kahve atölyesi Eskişehir’deki Keçi Geçti’den Kamil Güneş, kahvenin ve Keçi Geçti Kolektifi’nin macerasını Atölye BİA’ya anlattı.
“Bireysel özgürlüklere adanmış bir yaşam alanı”
Kamil Güneş kendisini Keçi Geçti’nin ‘hep daim çalışan kaptanı’ olarak tanıtıyor:
“Hiyerarşinin olmadığı, bireysel özgürlüklere adanmış bir yaşam alanından bahsediyoruz. Yardımlaşmanın bir çalışma alanı yarattığı, kazanılan her şeyin hak edildiği şekilde paylaşıldığı, geçmişten alınan düşüncelerin geleceğe taşındığı ve günümüz yozlaşmasından ayrı kalmaya direnenlerin oluşturduğu bir bütün sevgi. Üretim, gelişim dinamikleriyle güçlendiğimiz Keçi Geçti kolektifinin kapıları ihtiyacı olan herkese açık.”
Kahvenin “adil” olması ne demek?
Fair Trade Organization hali hazırda 40 senedir Avrupa ve Amerika’da organizasyonlarını geleceğe doğru taşıyan bir düşünce. Türkiye’nin ilk ve şu an için tek adil ticaret sertifikalı kahvesini kavuran Güneş, kahvenin “adil” olmasının ne demek olduğunu şöyle anlatıyor:
“Kahve fincanın içinde en az 70 emekçinin alın teri, elleri ve emeği vardır. Kahveyle yürüyüşümüz içerisinde kahve çiftçileri, kahve tedarikçileri, kahve kavurucuları, kahve demleyicileri ve kahve severler var. Fair Trade’nin yaptığı başlıca şeylerden bazıları; kadın emekçilere daha fazla fırsat sunmak, çocuklara eğitim ve sağlık alanları yaratmak, daha organik ve sürdürülebilir tarım yapmak. Biz de yolumuzu Fair Trade ile sürdürmeye karar verdik ve Türkiye’nin ilk ve şu an için tek sertifikalı kahvesini kavuruyoruz.
“İçirdiğimiz kahveleri hasat eden çiftçilerin net olarak haklarının ödendiği düşüncesindeyiz. Ticari boyutunun Türkiye’de sükse getirmeyeceğini başından beri biliyorduk. Ama böyle çalışmaktan ve üretmekten çok memnunuz. Küresel bir kolektifin içinde olmamızın verdiği manevi güçle ilerlemeye devam ediyoruz.”
“Olması gerektiği gibi bir işletme”
Eskişehir’deki Keçi Geçti, 2016 Haziran ayında atölye, sergi ve kahve ile ortak inşa edilmiş. Keçi’nin gelen ve gelmeyen herkesin emeği olan bir kahve dükkanı olduğunu söyleyen Güneş, şöyle devam ediyor:
“Daha çok birlikte olduklarımız ile şekillenen, alt yapısında kahvenin olduğu bir düşüncedir. Aslına bakılırsa evrensel bir esnaflık ya da işletme dili oluşturmaya çalıştığımız bir yer Keçi Geçti. Sadece kahvenin yapıldığı ve şekerin hiç kullanılmadığı, suyun ortak miras sayıldığı, sermaye büyütmek adına değil tam tersi paylaşarak yürüyebileceğini hedef gören bir dükkan. Hemen hemen her şeyini paylaşmaktan çekinmeyen kolektif bir yaşam alanı olma yolunda ilerleyen bir yer. İçerisinde küçük bir atölyesi olan, her zaman iyi müzik çalan, iyi kahve demlenen ve olması gerektiği gibi olan ticari bir işletme.”
Kahve konu olunca akla gelen ilk noktalardan biri de kahve zincirleri. Zincir olmayan küçük kahveciler ile farklarını sorduğumuzda ise Güneş, mevcut durumu şu sözlerle anlatıyor:
“Açıkçası şekersiz işleyen başka bir ‘sadece kahveci’ varsa onlarla da rekabet etmeye her zaman hazırız. Kahve kültürü yoktur, iyi kahve diretmesi vardır deriz Keçi’de. Her zaman iyi ev sahibi olmaya çalışırız. Temiz, nitelikli ve taze kahveye alışmak için bir dükkana ihtiyaç vardı. Beni en çok mutlu eden şeylerden biri ise, şekeri bırakmış genç insanların teşekkürlerle gelmesi oluyor.”
Keçi Geçti’nin adresi: İstiklal, Adalar Sk. 33/A, 26010 Odunpazarı/Eskişehir
Keçi Geçti’nin web sitesine buradan ulaşabilirsiniz.