MENÜ
ANA SAYFA
Pencereyi Kapat
1 Mart 2020

Hak Odaklı Habercilik Eğitim Notu

Hak odaklı habercilik nedir?

Hak odaklı habercilik eleştirel bir perspektifle genel geçer gazeteciliğin “iyi” diye bilinen özellikleri dahil bütün ilke ve kodları ile etiğinin yeniden tanımlanması, uygulanması anlayışıyla hareket eder.  Bu çerçevede, insan hakları haberciliğinden daha kapsamlı bir kavramdır. Hak ihlallerini ve hak kullanımlarını takip eden, hak ihlaline uğrayanlardan yana bir politik tercihle yapılan, haber yaparken ayrıca hak ihlaline yol açmayan, bütün haberleri hak odaklı kılan habercilik olarak tanımlanabilir.

Neden hak odaklı habercilik?

Çünkü genel geçer habercilik, ilke ve kodları, etiğini temellendiren felsefi bakışı itibariyle hayata geçirilirken bizzat hak ihlallerine yol açan bir anlatı formu. Başlangıcı itibariyle erkek egemen haber merkezlerinde geliştirilerek “evrensel” kılındığı için eril bir anlatı türü. Neyin haber olması, olmaması gerektiğine ve hangi sözcüklerle, hangi kaynaklara başvurarak yapılması gerektiğine karar verirken bu öğrenilmiş, kurumlaşmış, klişeleşmiş ilke ve kodlarla davranıyoruz. Bu da toplumun dezavantajlı gruplarının ancak bir suçun öznesi (fail) veya nesnesi (mağdur) olduklarında haberleştirilmelerine neden oluyor. Üstelik bu haberler bağlam/süreç odaklı değil de sonuç odaklı hazırlanıyorlar. Kaynak olarak siyasal, askeri, ekonomik, kültürel seçkinleri kullandıkları ölçüde etnisite, din, kültür, ideoloji merkezli; hegemonik, eril ve yanlı oluyorlar . Sonuçta çatışmayı körükleyen, hegemonik olanı koşulsuz onaylayan, dezavantajlı grupların uğradıkları hak ihlallerini (örneğin erkek şiddetini, yoksulluğu, çevre hakkı ihlallerini) sistemik bir sorun olmaktan çıkarıp –görünmez kılamıyorsa da– istisnalaştıran, bunlara neden olanların cezalandırılmayışını, sorumlu kılınmayışlarını doğallaştıran, dolayısıyla hak ihlallerini katlayarak artıran, meşrulaştıran, bu ihlallere karşı mücadele verenleri marjinalleştiren, sözlerini duyulmaz kılan, toplumu haklarından habersiz kılan bir gazetecilik ortaya çıkıyor.

Hak odaklı habercilik ile barış gazeteciliği arasında fark var mıdır?

Bazı durumlarda hak arayışlarının –örneğin soykırım gibi, politik, etnik, dini bir grubu topyekûn ilgilendiren;  yüzleşmenin, hesap verip sorumluluk üstlenmenin zorunlu olduğu durumlarda– barış süreçlerini engelleyebileceği iddia edilmekte bu yüzden hak haberciliği ile barış gazeteciliği arasında bir gerilim olabileceği dillendirilmektedir. Oysa sürdürülebilir bir barış ancak hak arayışlarının sürdürüldüğü durumda hayata geçirilebilir. Barış gazeteciliğinin odaklandığı habercilik, tarafların hangisinin galip geldiği üzerine kurulu bir habercilik değil, bütün tarafların –moral, maddi– ne şekilde olursa olsun bir “kazanç” elde edebileceği müzakere ortamını yaratmaya ve bunun sonucunda “uzlaşma”ya varılmasını sağlamaya yönelik pro-aktif bir gazeteciliktir. Aynı tanım hak odaklı habercilik için de yapılabilir. Bu yüzden hak odaklı barış gazeteciliği kavramını tercih etmek daha da yararlı olabilir.  Sonuç olarak hak odaklı habercilik barış gazeteciliğiyle benzer hedefleri taşır, benzer yöntemleri kullanır; her ikisi de pro-aktif gazetecilik örneğidir.

Hak odaklı habercilik veya barış gazeteciliği “tarafgir gazetecilik” midir?

“Tarafgir gazetecilik”, İngilizcedeki advocacy journalism’in karşılığı olarak kullanılır, bu kullanımla hak odaklı haberciliğe bakmak veya bu kavramın karşılığı olarak “hak haberciliği” ifadesini kullanmak doğru değildir. Barış gazeteciliğini veya hak odaklı haberciliği eleştirenler, “iyi gazetecilik” yapıldığında –örneğin “objektiflik” ilkesine uyulduğunda– zaten hedeflere varılacağını, gazetecinin rolünün avukatlık veya barış aktivizmiyle karıştırılmaması gerektiğini iddia etmekte, aksinin tarafgir gazetecilik, hatta propaganda haberciliği olacağını öne sürmektedir. Oysa taraflı olmak ile tarafgir olmak arasında fark vardır ve hak odaklı habercilik –ki aynı şey barış gazeteciliği için de söylenebilir– hak ihlaline uğrayanların tarafındadır yani aslında herhangi bir iktidar odağından yana tarafgirlik değil evrensel değerlerin tarafında olmaktır. Diğer yandan “objektiflik”, gerçeğin olduğu gibi ortaya konulabileceği ve bunun dengeli bir habercilikle sağlanabileceği varsayımında bulunur ki taraflar arasında güç dengesinin olmadığı durumlar bizzat “dengeli” veya “objektif habercilik”le, üstelik tarafsızlık iddiasındaki “tarafgir habercilik”le sonuçlanmaktadır ve bu, mevcut medya ortamının yapısı içinde istisnai bir durum değildir.

Hak odaklı habercilik neye etki eder?

Hak odaklı habercilik, öncelikle gazetecinin güç merkezlerine karşı değil esas olarak kamuya, yani okuyucusuna, izleyicisine, dinleyicisine karşı sorumluluk taşıdığını bize yeniden hatırlatır. Onları haklarına dair bilgilendirir ve onlara, hak mücadelesini sadece bireysel bir mesele olmaktan ziyade demokrasi mücadelesinin bir parçası olarak gören yurttaşlar olma bilincini kazandırır. Demokrasinin hep daha ileriye taşınması gereken bir süreç olarak görülmesi ve böyle davranılması için yönetenler üzerinde denetim oluştururken her tür popüler-otoriter rejimin yönetemeyeşini sergilemenin aracı olur. Toplumun dezavantajlı kesimlerini hak bilincine sahip olmak ve bunun mücadelesini vermek anlamında güçlendirir. Sürdürülebilir bir iç ve dış barışın inşa edilmesine katkıda bulunur.

Hak odaklı bakış açısı, haberciliğin sınırlarını nasıl genişletir?

Hak odaklı habercilik, haber değeri tanımını genişletir. Bunun anlamı şudur: Dezavantajlı gruplardan, sadece “fail” veya “mağdur” olduklarında değil öncesinde de haberdar olunmasını sağlar. Ayrıca tıpkı önleyici tıp hekimliğinin yaptığı gibi, bu grupların “fail” ve “mağdur” durumuna düşmesini engellemek üzere toplumsal sorunlar ve çözümleri konusunda bilgilenilmesini sağlar. Haberin sonuç odaklı değil süreç odaklı kılınması haberin sebep sonuç ilişkileri içerisinde ve takibi yapılarak verilmesidir ki bu, –örneğin bir çatışma/savaş söz konusuysa– sadece ölümlere, karşılıklı suçlamalara ve acıları körüklemeye dayanan, bu yüzden de kışkırtıcı olabilen bir habercilik yerine sorunun çözümünü üzerine düşünmeye/düşündürmeye yarayan bir habercilik ortaya çıkarır. Haklarla ilgili sorunların bütünlük içinde, bir yurttaşlık meselesi, demokrasi ve barışın sürdürülebilirliği meselesi olarak kavranmasını sağlar. Haber kaynaklarının çoğaltılmasını; haberin siyasal, askeri, ekonomik güç ve iktidar merkezlerinin hegemonik çıkarları doğrultusunda tarafgir olmaktan ziyade haklardan yana olmasını sağlar. Toplumda sesi işitilmeyenlerin seslerinin duyulmasına aracı olur. Hatta hak ihlalinde bulunanların da uğradığı hak ihlallerini dert edinir. Özetle haberciliğin alanı, genel olarak kamunun yararına genişler.

Hak odaklı habercilik yapılmamasının yaratacağı eksiklikler nelerdir?

Hak odaklı habercilik hak ihlallerini ve hak kullanımlarını haberleştiren ve takip eden, bütün haberleri hak odaklı kılan bir habercilik olduğuna göre demokrasilerin ve toplumsal barışın, bölgesel barışın sağlanması ve sürdürülmesinin temel taşıdır.

EĞİTİM DOKÜMANLARI
EĞİTMENLER
Sevda Alankuş

BİA Eğitim Danışmanı, Yaşar Üniversitesi Öğretim Üyesi. Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi mezunu. Yüksek lisans ve doktora derecelerini Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi alanında ve aynı üniversitede tamamladı. Akademik çalışmalarına 1988-89 yıllarında Leeds Üniversitesinde devam etti. Ege ve Ankara Üniversiteleri iletişim Fakültelerinde 1982-1999 yılları arasında öğretim üyesi olarak çalıştı. Doçentlik ve profesörlük unvanlarını iletişim Bilimleri alanında aldı. Doğu Akdeniz Üniversitesi, iletişim ve Medya Çalışmaları Fakültesi’nde dekanlık yaptığı dönemde (1999-2008), Barış için iletişim ve Araştırma Merkezi’ni kurdu. 1999 yılından bu yana, Bağımsız iletişim Ağı eğitimlerinin danışmanı sıfatıyla, IPS Vakfı yayınlarının editörlüğünü üstlendi. Araştırma alanları arasında alternatif medya, barış gazeteciliği, feminist medya eleştirisi gibi konular yer alıyor.